🐨 Hafif Düzeyde Otizm Spektrum Bozukluğu

Otizmterimi, zaman içinde yerini, otistik spektrum bozukluğu terimine bırakmıştır. Otistik spektrum bozuklukları (autism spectrum disorders-ASD), yaygın gelişimsel bozukluklarla (pervasive developmental disorders-PDD) eşanlamlı olup, ileri düzeyde ve karmaşık bir gelişimsel yetersizlik anlamında kullanılmaktadır. çalışmada otizm spektrum (OSB) bozukluklarının da OKB’de yaygın bir (2, 19) psikopatoloji olduğu ortaya konmuştur. OSB prevalansı normal popülasyonda %0,07–1,8 arasında değişen oranlarda görülürken (22– 24); OKB’de otizm spektrum bozukluğu görülme oranı %4–8 olarak bildirilmektedir (19, 25–27). Otizmspektrum bozukluğu (OSB), doğuştan gelen ve belirtileri yaşamın ilk üç yılında kendini gösteren bir gelişimsel yetersizlik ve nörolojik bozukluktur. Son yıllarda yapılan çalışmalar her 68 çocuktan birinin etkilendiğini göstermektedir ve erkek çocuklarda kız çocuklarına göre dört kat daha fazla görülmektedir. Otizmterimi zaman içerisinde yerini otizm spektrum bozukluğu terimine bırakmıştır. OSB terimi ileri düzeyde ve karmaşık bir gelişimsel yetersizlik anlamında kullanılmaktadır. ABD’de OSB’ingörülme sıklığı: 1985 yılında 2500’de bir 1995 yılında 500’de bir 2001 yılında 250’de bir OtizmSpektrum Bozukluğu’na sahip çocukların ilgi duydukları alanı onlar için yararlı ve eğitici bir durum haline getirerek bu süreçten maksimum düzeyde verim sağlamasında ona yardımcı olabilirsiniz.Hangi alanlara ilgisi varsa ve hangi alanda kendini geliştirmeyi ve çalışmayı daha çok seviyorsa bu noktada ona destek Semptomların sunumu ve şiddeti otizm spektrum bozukluğu ‘lu bireyler arasında büyük farklılıklar gösterir. 6 aylık kadar küçük bir bebekte erken OSB belirtileri görülebilir. OSB ‘nin bazı yaygın belirtileri ve semptomları şunları içerir: — Göz teması eksikliği. — Selamlara uygun cevap vermemek. — Başkalarıyla Otizm Dereceleri Nelerdir? Yaşamın ilk 2 yılından itibaren ortaya çıkan yaygın gelişimsel bozukluğa otizm denilmektedir. Otizm tanısı koyulan bireylerde sosyal ilişkileri anlamada güçlük, dil gelişiminde gecikmeler, zihinsel işlevlerde dengesizlik ve duyusal tepkilere kapalılık gibi belirtiler görülmektedir. pgabzW. Otizm, yaşamın ilk üç yılında ortaya çıkarak etkilediği kişinin iletişim, sosyal uyum ve davranış şekillerinde bozukluklara yol açan nörogelişimsel bozukluktur. Amerikan Psikiyatri Derneği DSM V tanı kriterleri kitabında güncellemeler yapılmış “Yaygın Gelişimsel Bozukluk, Asperger Sendromu, Atipik Otizm” tanıları tek bir çatı altında “Otizm Spektrum Bozukluğu” tanısında toplanmıştır. Otizm spektrum bozukluğu hafif/orta/ağır şeklinde derecelendirilmiştir. Eski adıyla “Atipik Otizm” tanısının yerine “Hafif Otizm” tanısı yer almıştır. Halk arasında ise “Yalancı otizm, silik otizm, geçici Otizm …” gibi tanımlamaları duyarız. Atipik otizmi diğer otizm tanı gruplarından ayıran özellik bu çocukların otizm belirtilerine sahip olmasına karşın yeterli düzeyde tanı kriterlerine uymadığı için “Atipik Otizm/Hafif Otizm” tanısı kullanılır.“Atipik Otizm “ tanılı çocuklar tıpkı otizm’de olduğu gibi konuşmada ve iletişim kurma güçlüğü, gelişimsel gerilik, tekrarlayıcı konuşma tarzı ve sosyal uyum bozuklukları yaşarlar. Atipik Otizm belirtileri- İfade edici dil dediğimiz dil ve konuşma alanında gecikmeler ve güçlükler- Duyusal hassasiyet - Takıntılı ve tekrarlayıcı davranışlar- Kas gelişiminde gerilik- Sosyal uyum ve iletişim sorunları- Kaygı ve güven sorunları- Anlama ve algılama da güçlük çekme- Adına tepki vermeme ve sınırlı göz kontağı- İşaret ederek göstermeme- Taklit becerilerinde yetersizlik gibi sorunlar otizm belirtileri olarak gösterilebilirken atipik otizmli çocuklar da bunlar daha yoğun ve ağır düzeyde otizmin diğer tanılardan ayıran özellik erken tanı ve doğru eğitim yöntemleri ile bu çocukların otizm tablosunun karakteristlik özelliğine göre yaşadıkları sorunların aşılması ve düzeltilebilmesinin daha kolay olmasıdır. Çocuğa uygulanan müdahale ve eğitim programlarında kollektif ve disiplinler arası bir yaklaşım ki bu süreçte erken tanı, doğru müdahale ve eğitimin yanında ailenin desteklenmesi sürecin olumlu anlamda gidişatı için önemlidir. Bu yüzden aileler çocuklarını iyi gözlemlemeli farklı olan davranışlar konusunda “zamanla düzelir” bakış açısından uzak durmalıdır. Otizm tanısı konulunca ailelerin umutsuzluğa kapılmaması ve durumu bir an önce kabullenip, eğitime başlaması gerekir. Sürecin psikolojik yansımalarını çocuğun hissetmemesi için aileler psikolojik destek almayı düşünebilirler. Periyodik olarak çocuk doktoruna gidilmeli ve gözlenen farklı durumları uzmanınızla paylaşmalısınız. Çocuğunuza belirli aralıklarla gelişimsel tarama testleri yaptırmak gelişimsel problemlerin erken müdahalesi için “Erken tanı hayat kurtarır.”Instagram Bircan Tavas Gelişim ve Eğitim Hafif düzeyde otizm spektrum bozukluğu tek bir nedene bağlı değildir. Ortak bir semptom çekirdeğine bağlı olan birden fazla bozukluğun bir araya gelmesiyle oluşan spektrumdur. Otizmli her bir birey sosyal çevresinde meydana gelen etkileşimden ve iletişimden sorumlu değildir. Çünkü bu davranış kalıpları rahatsızlığın vermiş olduğu etkilerden ötürü kendini sorunlu şekilde göstermektedir. Fakat ortaya çıkan bu durumun semptomları kişiden kişiye göre büyük ölçüde değişiklik sergilemektedir. Aynı tanıya sahip iki kişide farklı davranışlar ve yetenekler söz konusu olabilir. Otizmin birden fazla görülme şekli bulunmaktadır. Otizmli kişiler bu rahatsızlığı çok hafif, hafif, orta ve ağır semptomlar şeklinde geçirmektedir. Daha çocukluk yıllarında kendini gösteren ve yaygın bir şekilde görülen gelişimsel bozukluklara otizm denmektedir. Otizm tanısı ile karşı karşıya kişilerde en belirgin şekilde görülen rahatsızlıklar sosyal ilişkileri anlamlandırmada zorluk yaşanması, dil gelişiminde yaşanan aksaklıklar ve gecikmeler, duygusal ve duyusal tepkilere karşılık verememe ve zihinsel işlevlerde koordine olamama gibi durumlar sıralanabilir. Sayılan tüm bu durumların hepsi tek bir kişide olabileceği gibi yalnızca bir kaçı da olabilir. Hafif Düzeyde Otizm Spektrum Bozukluğu Belirtileri Nelerdir? Otizm rahatsızlığı bulunan kişiler genellikle çevreleriyle göz teması kuramazlar. Göz kontağı kurmaktan çekinirler ve gözlerini sürekli kaçırırlar. Bakma işlevi denense dahi bu çok kısa sürer ve hemen utanarak kendilerini geri çekerler. Yine bu kişilere isimleriyle hitap edildiğinde dönüp bakmazlar ve cevap vermezler. İçlerine kapanıktırlar ve istedikleri şeyi işaret diliyle yerine getiremezler. Herhangi bir nesneyi işaret edemezler. Geçici otizm belirtileri arasında oyunlara gereken ilginin olmaması da yer almaktadır. Yaşıtlarının ilgiyle oynadıkları oyunlara gereken tepkiyi vermezler ve önemsemezler. Ayakta durduklarında genelde sallanma eğilimi gösterirler. Parmak uçlarında yürüme şeklinde hareket ederler. Oyuncak arabanın dönen tekerleklerine fazlasıyla ilgi duyarlar. Yaşıtlarına oranla çok fazla takıntılı davranışlar sergilerler. Çevresi tarafından kurulan cümleleri sürekli tekrar ederler. Konuşmalarında ise kendini belli eden gerilikler bulunmaktadır. Otizm Spektrum Bozukluğu Çeşitleri Nelerdir? Hafif düzeyde otizm spektrum bozukluğu teşhisi zor olan bozukluklar arasında yer almaktadır. Çünkü çoğu aileler bu durumun farkında olmamaktadır. Onlar açısından bu durum, çocuğun içine kapanık olması mı yoksa isteksiz mi olması şeklinde yorumlanabilir. Bu nedenle uzman eşliğinde bu durum değerlendirilmelidir. Tüm bu sorular ışığında uzmanlar tarafından belirlenmiş 3 tip otizm spektrum bozukluğu bulunmaktadır. Otizm Bilinen klasik otizm şeklidir. Çoğu insan tarafından bilinen çeşidi ise budur. Otistik bozukluk gözlemlenen kişilerde genellikle dil becerileri gecikme göstermektedir. Sosyal çevreleriyle sorun yaşarlar ve iletişim konusunda fazlasıyla sıkıntı çekerler. Yaşıtlarına göre sıra dışı davranışlar sergilerler ve ilgi alanları diğerlerine göre oldukça farklıdır. Otistik bozukluğa sahip olan çoğu birey zihinsel engelli olarak değerlendirilmektedir. Aspenger Sendromu Hafif düzeyde otizm spektrum bozukluğu olarak da adlandırılmaktadır. Kişilerde daha hafif otistik bozukluk belirtileri gözlemlenmektedir. Ancak yinede sosyal çevre ile iletişim kurmada zorluklar yaşanmaktadır. Yine farklı ilgi alanları ve sıra dışı halleri mevcuttur. Bunlar hafif şekilde kendini gösterir. En büyük fark ise; genellikle dil ve zihinsel engellilik durumları söz konusu değildir. Yaygın Gelişimsel Bozukluk Bir diğer adı Atipik Otizm olan bu zihinsel engellilik durumu aynı zamanda PDD-NOS olarak da bilinmektedir. Otistik bozukluk semptomlarının bazılarına uyan ancak hepsine uymayan kişilerde görülür. Bu kişilerde otistik bozukluğu olanlara göre semptomlar daha az ve daha hafif atlatılmaktadır. Kişilerde yer alan belirtiler yalnızca sosyal çevreyle olan iletişimlerde eksiklik şeklinde kendini gösterir. Bu bozukluk türü de aslında hafif düzeyde otizm spektrum bozukluğu olarak değerlendirilebilir. Hafif düzeyde otizm spektrum bozukluğu hakkında detaylı bilgi almak için Hayatta Kalma Rehberi Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Çocuklar ve Anne Babaları İçin kitabına Google Books üzerinden ulaşabilirsiniz. Güncel kitaplara ulaşmak için de aba Yayın resmi internet sitesini ziyaret edebilirsiniz. Otizm spektrum bozukluğu OSB, karsılıklı sosyal iletişim ve etkileşimdeki yetersizlikler; tekrarlayıcı, sınırlı ve basmakalıp davranışlar, etkinlikler ve ilgilerle tanımlanan genel olarak üç yasından önce beliren ve yasam boyu süren nörogelisimsel bir bozukluktur Boyd ve Shaw, 2010; Ekinci, Sabuncuoğlu ve Berkem, 2009; Heward, 2007; Landa, 2007. OSB tanısı bulunan bireylere sunulan uygulama ve teknikler genellikle bu tanıdaki bireylerin yetersizlik gösterdikleri sosyal gelişimi, dil gelişimi, sözel olmayan iletişim, oyun ve davranış yönetimi gibi alanlardaki becerilerin öğretimine odaklanarak bu bireylerin bağımsız yasamlarına katkıda bulunmayı amaçlamaktadır [National Autism Center NAC, 2010].Günümüzde OSB tanısı alan birey sayısının giderek artması, bu bireylerin daha erken yaslarda tanılanmaya ve eğitim almaya baslaması bu tanıdaki bireylere hizmet sunan uygulamacı sayısında artışa dolayısıyla da uygulama çeşitliliğine neden olmuştur Detrich, 2008; NAC, 2010. Bu durum hem aile üyeleri hem de uzmanların en etkili uygulamayı seçme gereksinimini ortaya çıkarmıştır Odom ve Strain, 2002; Odom ve arkadasları, 2005. Bu gereksinimin, etkili olduğu ortaya konmuş bilimsel dayanaklı uygulamalardan yararlanılarak karsılanabileceği konusunda uzlaşılmış, bu da çeşitli kuruluşların bu uygulamaların neler olduğuna iliskin çalısmalar yapmasına ön ayak dolmuştur NAC, 2010.Bilimsel dayanaklı uygulamaları belirlemek için çeşitli kuruluşlar National Autism Center–NAC, National Professional Development Center-NPDC tarafından yapılan çalısmalarda bu uygulamalardan birinin öykü temelli uygulamalar olduğu ortaya konulmustur. Öykü temelli uygulamalar, Ulusal Standartlar Projesi ve Amerikan OSB Mesleki Geliştirme Merkezi tarafından hedef davranısa iliskin sosyal durumun betimlendiği belli bir formatta yazılan öykülerin, yazılı senaryoların ya da karikatürle iletisim comic strip conversations gibi yazılı metinlerin öğretim amaçlı kullanıldığı uygulamalar olarak tanımlanmıstır. Sosyal öykü uygulamaları ise bu uygulamalar arasında en bilinen ve yaygın olarak kullanılandır. Bu çalısmanın amacı OSB tanısı bulunan bireyler için etkili olduğu kanıtlanmıs sosyal öykü uygulamalarını tanıtarak sosyal öykülerin yararları ve sınırlılıkları, yazımı ve cümle türleri, öyküyü yazma asamaları, öykünün uygulanması, sosyal öykü arastırmaları ve özellikleri konularına iliskin açıklamalarda bulunmak, bu açıklamalar ısığında uygulamacı ve arastırmacılara öneriler Gray ilk kez 1991 yılında beden eğitimi sınıfındaki bir öğrencisiyle yasadığı zorluklar nedeniyle kuralları ve doğru tepkileri tanımlayan bir öykü yazmıs ve bu öykü sonrasında öğrencisinin kuralları ve kendisinden beklenen tepkileri daha iyi anladığını, sınıftaki etkinliklere daha etkin katıldığını görmüstür. Bu deneyim Gray’e sosyal becerilerde yetersizlik gösteren bireyler için öykülerin etkili bir sekilde kullanılabileceğini göstermistir Feinberg, 2001.Sosyal öyküler, OSB tanısı bulunan bireylere sosyal durumları açıklamak, sosyal becerileri öğretmek ve çocukların karsılastıkları sosyal durumlara uygun tepkide bulunmalarını sağlamak amacıyla yazılır. Bu öyküler belli bir formatta, kurallı yazılan ve söz konusu beceri, olay ya da durumu nesnel olarak tanımlayan, kurgusal, kısa öykülerdir Barry ve Burlew, 2004; Gray, 1998; Gray ve Garand, 1993; Scattone, 2002; Wheeler, 2005. Gray ve Garand 1993 sosyal öykülerin özellikle OSB tanısı bulunan bireyler için ev ya da okuldaki rutinleri açıklamak, rutindeki değisikliklere uyumu kolaylastırmak, baskalarının davranıslarının nedenlerini açıklamak, yeni sosyal ve akademik beceriler öğretmek, doğum günü, gezi, yangın gibi özel olayları açıklamak ve bireyin basarılarının farkına varmasını sağlamak gibi farklı amaçlar için yazılabileceğini sosyal davranıs ve normlara iliskin kisisel mesajlar içeren bu öykülerde, bireyin karmasık bir sosyal durumda ya da ortamda nasıl davranması gerektiğine iliskin ipuçları sunularak birey yasadığı sosyal sorunu çözebilecek temel karakter olarak gösterilir Gray, 2002; Quirmbach, 2006; Wheeler, 2005. Bu bağlamda sosyal öykülerle, sosyal farkındalığın arttırılmasıyla sosyal algılamadaki olası eksiklik, yanlıslık ve yetersizliklerin azaltılması hedeflenir Delano, 2003. Sosyal öyküler ayrıca kim, ne, nerede, ne zaman ve niçin sorularına yanıt vererek olası karmasık öğretimsel etkilesimleri azaltır ve sosyal etkilesim için uygun ve gerekli bilgileri sunar Gray ve Garand, 1993; Quirmbach, 2006. Sosyal öykülerin bu özellikleri, tahmin edilebilir durumlarda daha uygun tepkide bulunan, rutinlerdeki değisikliklerde ve etkinlik geçislerindeki belirsizliklerde daha yoğun davranıs problemleri sergileyen OSB tanısı bulunan bireylerde uygulamanın etkililiğini arttırmaktadır. Ek olarak, OSB tanısı bulunan bireylerin görsel ipuçlarına daha duyarlı olması ve sosyallesmek için adım adım tanımlanan sosyal bilgilere daha fazla gereksinim duyması da uygulamanın bu bireylerde etkili olmasını sağlamaktadır Andrews, 2004; Graetz, 2003; Quirmbach, 2006; Scattone, 2002; Smith, 2001; Toplis ve Hadwin, 2006.Anne-babalar, öğretmenler, komsular, konusma terapistleri, doktorlar, büyükanne ve büyükbabalar, kardesler ve akranlar gibi çocukla etkilesimde bulunan ya da yasayan herkes tarafından yazılabileceği vurgulanan sosyal öyküler Reynhout ve Carter, 2007; bilgisayar destekli teknolojilerle Hagiwara ve Myles, 1999, video modelle Sansosti ve Powell-Smith, 2008 ya da müzik esliğinde Brownell, 2002 sunulabilen; yalnızca genel ya da özel eğitim sınıflarında değil, ev ortamında da kullanılabilen, OSB tanısı bulunan bireylerde etkili olduğu ortaya konmus uygulamalardan biridir Hagiwara ve Myles, 1999; Kuttler, Myles ve Carlson, 1998; Norris ve Dattilo, 1999; Rowe, 1999; Simpson, 1993; Swaggart ve arkadasları, 1995.Sosyal Öykülerin Yararları ve SınırlılıklarıSosyal öykülerin yararları a görsel uyaranlar içermesi Gray, 2002, b her öğrencinin bireysel özellikleri, gelisimi ve gereksinimleri doğrultusunda yazılması Gray, 2002, c bir kez yazıldıktan sonra tekrar tekrar sunulabilmesi Andrews, 2004, d akademik, sosyal ve uyumsal becerilerin öğretiminde ve davranıs problemleriyle basa çıkmada etkili olarak kullanılabilmesi Gray ve Garand, 1993, e tek bir sosyal öyküyle birden fazla becerinin öğretimine izin vermesi Washburn, 2006, f hem okullarda genel ve özel eğitim uzmanları tarafından hem de okul dısı ortamlarda anne-babalar, kardesler ve bakım sağlayıcılar ve uzmanlar tarafından kolayca kullanılabilmesi Delano ve Snell, 2006; Hagiwara ve Myles, 1999; Kuttler ve arkadasları, 1998; Norris ve Dattilo, 1999; Olçay-Gül, 2012; Swaggart ve arkadasları, 1995, g öğrenilen becerilerin öğretim sona erdikten sonra korunmasında, farklı ortam, kisi ve araç-gereçlere genellenmesinde etkili olması Croizer ve Tincani, 2006; Delano, 2003, Graetz, 2003; Keyworth, 2004; Olçay-Gül, 2012 ve h maliyet açısından verimli olması Quirmbach, 2006 olarak sıralanabilir. Sıralanan bu yararlar sosyal öykü kullanımının giderek yaygınlasmasında ve etkili sonuçlar elde edilmesinde önemli rol öykülerin sağladığı yararların yanı sıra sınırlılıkları da bulunmaktadır. Bu sınırlılıkların belli baslıları ise sosyal öykülerin a genellikle sınırda zekâ ya da hafif düzeyde zihinsel yetersizlik tanısı olan bireyler IQ 69 ve üzeri gibi yüksek islevli bireylerde etkili olması Gray, 2002 ve b okunulanı iyi düzeyde anlama becerisini sosyal öyküyü okuması beklenen katılımcılarda ise iyi düzeyde okuma becerisi gerektirmesidir Gray ve Garand, 1993; Wheeler, 2005.Sosyal Öykülerin Yazımı ve Cümle TürleriGray 2002, sosyal öykü yazmayı, ürünle sonuçlanan bir süreç olarak tanımlamakta; bu süreçte belli kurallara uyulması gerektiğini, bu kuralların sosyal öyküleri geleneksel beceri analizlerinden ve diğer görsel stratejilerden ayırdığını belirtmektedir. Sosyal öykülerin yazımında dikkat edilmesi gereken kurallardan en önemlisi öykülerdeki cümle türleri ve cümle türlerinin oranlarına iliskin kurallardır. Gray ve Garand 1993’e göre sosyal öyküler a betimleyici, b yansıtıcı, c yönlendirici ve d doğrulayıcı cümle olmak üzere dört çesit cümleden olusmaktadır. 1990’larda tanımlanan dört cümleye daha sonraki yıllarda Gray tarafından isbirlikçi cümle ve kontrol cümlesi olmak üzere iki cümle çesidi daha eklenmistir Carbo, 2005. Tablo 1’de sosyal öykülerin yazımında kullanılan cümle türleri tanımlanmıstır. Temel bir sosyal öyküde betimleyici, yansıtıcı, yönlendirici ve doğrulayıcı cümle türlerinin yer alması gerekmektedir. Cümle türleri kadar cümle türlerinin öykü içindeki oranı da sosyal öykü yazımında dikkat edilmesi gereken bir diğer kuraldır. Bir yönlendirici cümle için öyküde iki-bes betimleyici, yansıtıcı ve/veya doğrulayıcı cümlenin bulunması gerekmektedir Gray, 2000; Gray ve Garand, 1993; Spencer, Simpson ve Lynch, 2008. Temel bir sosyal öykünün içeriğine ek olarak öyküde kontrol cümlesi ve isbirlikçi cümle de yer alabilir. Kontrol ve isbirlikçi cümlenin yer aldığı bir öyküde ise, bir yönlendirici ya da kontrol cümlesi için iki-bes betimleyici, yansıtıcı, doğrulayıcı ya da isbirlikçi cümlenin bulunması gerekmektedir Gray, 2002. Son zamanlarda bu oranlamada bir uyarlamaya gidilmis, her iki ya da daha fazla betimleyici, yansıtıcı, doğrulayıcı ya da isbirlikçi cümle için öyküde bir tane yönlendirici cümle ya da kontrol cümlesinin yer alabileceği belirtilmistir Carbo, 2005.Sosyal öyküler parçalı ve tamamlanmıs olmak üzere iki sekilde yazılabilir. Parçalı sekilde yazılan öykülerde, öyküdeki cümlelerden herhangi birinin bir bölümü bos bırakılır. Bu bölümü bireyin doldurması beklenir Gray, 2002. Bu cümleler bireyin tahminde bulunma becerisinin gelismesine katkıda bulunur ve genellikle bilissel düzeyi iyi olan bireyler için kullanılabilir Carbo, 2005. Örneğin, “Yemeğimi yerken bana .......................... yardım eder.” Tamamlanmıs sekilde yazılan sosyal öykülerde ise, cümleler bosluk bırakılmadan, eksiksiz olarak yazılır Gray, 2002; Spencer ve arkadasları, 2008. Đkinci kullanıma “Yemeğimi yerken bana annem yardım eder.” ifadesi örnek olarak Öykü Yazma AsamalarıSosyal öykü yazmanın asamaları Gray 2002 tarafından sıralanan dört grupta toplanmıstır a hedef davranısı belirleme, b bilgi toplama, c öyküyü yazma, d öyküye uygun bir baslık koymadır. Hedef Davranısı Belirleme Sosyal öykü ile kazandırılması ya da ortadan kaldırılması hedeflenen durum Örneğin; paylasma, izin alma, sıraya girme, iletisim baslatma gibi sosyal beceriler ya da parmak emme, nesne fırlatma, çığlık atma gibi uygun olmayan davranıslar için hedef davranıs belirlenir. Hedef davranıs belirleme süreci herhangi bir davranıssal programa baslamadan önce izlenen hedef davranıs belirleme sürecinden farklılık göstermez. Hedef davranıs belirleme sürecinde gözlem, görüsme ya da islevsel bir davranıs değerlendirme ölçeği Toplama Hedef davranıs belirlendikten sonra, uygulamacı davranıs ve durum ile ilgili bilgi toplar. Durumun nerede ve ne zaman ortaya çıktığı, kimlerin bu süreçte yer aldığı, olayın nasıl ve neden gerçeklestiği ve nelerin olduğuna iliskin sorulara yanıt verebilecek bilgilerin toplanması gerekmektedir Quirmbach, 2006. Bireyin öğrenme tarzı, okuma yeteneği, dikkat süresi ve ilgileri gibi sosyal öykülerin amaca ulasmasında önemli yer tutan konularda da gerekli bilgiler toplanmalıdır Feinberg, 2001. Bu bilgiler anne-baba, kardes, uzman ya da mümkün olduğunda bizzat kisinin kendisi ile görüsülerek toplanabilir ya da gözlemler Yazma Sosyal öyküler bireyin öğrenme özellikleri, gereksinimleri, ilgileri ve yeterlilikleri doğrultusunda ortalama 5-10 cümle arasında yazılır. Öyküdeki toplam cümle sayısı ve cümlelerin sayfalara göre dağılımı kisilerin düzeylerine göre farklılık gösterebilir. Otizmden hafif düzeyde etkilenmis bir birey için yazılan bir sosyal öyküde bütün cümleler tek bir kâğıt üzerinde bulunabilirken, otizmden orta ve ileri düzeyde etkilenmis bir birey için her cümlenin ayrı bir sayfaya yazıldığı bir kitapçık hazırlanması gerekebilir. Her bir cümlenin ayrı bir sayfada sunulduğu sosyal öykülerin, bireye sunulan uyaran miktarını azalttığı ve öykünün anlasılırlığını arttırdığı ifade edilmektedir Andrew, 2004. Hazırlanan öykülerin bilgisayar ortamına aktarılarak ve resim, çizim, fotoğraf gibi görsel uyaranlar kullanılarak sunulması da mümkündür. Sosyal öykülerin yazımında dikkat edilmesi gereken özellikler Tablo 2’de sıralanmıstır Gray, 2002.Öyküye Uygun Bir Baslık Koyma Bir sosyal öykünün baslığı öykünün özünü ve içeriğini açıkça ortaya koymalıdır. Bazen herhangi bir davranısa –olumlu ya da olumsuz- yapılan atıflar bir sosyal öykünün baslığı olabileceği örn., “Merhaba demenin önemi” gibi bazen de öykünün yanıt vermek üzere yazıldığı bir soru örn., “Sabah kalkınca ne yaparız?” öykünün baslığı olabilir. Bir cümle ya da bir soru olarak baslık öyküdeki en önemli bilgiyi anımsatıcı ve açıklayıcı olmalıdır Feinberg, 2001; Gray ve Garand, 1993.Sosyal Öykünün UygulanmasıSosyal öykü sıralanan özellikler doğrultusunda yazıldıktan sonra uygulama sürecine geçilir. Gray 2002 sosyal öykülerin sıralanan üç asamada uygulanmasını önermektedir a sosyal öyküyü sunma, b sosyal öyküyü gözden geçirme ve c sosyal öyküyü Öyküyü Sunma Sosyal öyküler bireyin kendini rahat ve güvende hissettiği bir ortamda ve birey hedef davranısı sergileyebileceği ortama girmeden hemen önce sunulmalıdır. Sosyal öykü, birey üzüntülü ve sinirli iken ya da kötü ve can sıkıcı bir olay yasadıktan hemen sonra sunulmamalıdır. Ayrıca, sosyal öyküyü hatalı bir davranısın ardından ceza olarak sunmak da uygun değildir. Sosyal öykü çocuğa sunulacağı zaman dürüst olunmalı, bu sürecin planlı ve yapılandırılmıs olduğu “Bu öyküyü senin için yazdım.” ya da “Öğle yemeği ile ilgili bir öyküm var. Simdi bu öyküyü okumanın tam zamanı.” gibi ifadelere yer verilerek belirtilmeli ve ardından öykü sunulmalıdır. Gray 1995 sosyal öykülerin a okuma bireyin kendisi ya da çevresindeki bireylerin okuması, b sesli kaset ve c videokaset olmak üzere üç farklı biçimde sunulabileceğini belirtmistir. Sosyal öykü sunulduktan sonra ise, öykünün anlasılıp anlasılmadığını değerlendirmek için “ne, nerede, ne zaman, nasıl, neden, kim” gibi okuduğunu anlama sorularına yer verilmelidir Gray, 2002; Quirmbach, 2006; Scattone, Tingstrom, Wilczynski ve Rabian, 2006. Sekil 2’de sosyal öyküyü sunma akıs seması Öyküyü Gözden Geçirme Bu asama sosyal öykünün uygulanmasındaki en önemli asamadır. Bu asamada öykü uygulamacı tarafından bireye sunulduktan sonra, bireyin çevresindeki diğer kisilerden de öyküyü bireye sunarak gözden geçirmeleri ve öyküye iliskin aksaklıkları, eksiklikleri ya da yanlıslıkları belirlemeleri istenir. Böylece öykünün içeriğinde gerekli düzeltmeleri yapmak ve öykünün farklı durum, ortam ve kisilere genellenmesini sağlamak da mümkün olabilir Gray, 2002.Sosyal Öyküyü Siliklestirme Birey kendisinden beklenilen davranısı sosyal öykü okunmadan gerçeklestirinceye değin sosyal öykü siliklestirilerek sunulmaya devam edilir Andrews, 2004. Sosyal öyküyü siliklestirmek ve bireyin bağımsızlığını arttırmak için kullanılabilecek iki strateji vardır Gray, 2002. Birey bir davranıs ya da beceriyi sergilemeye basladıktan sonra sosyal öyküdeki yönlendirici cümleler öyküden çıkarılabilir ya da bu cümleler bosluklu, “........................” lı cümleler seklinde yazılabilir, bireyden bu cümleyi tamamlaması istenebilir. Ancak cümlelerin atılması ya da düzenlenmesi sırasında meydana gelecek değisiklikler OSB tanısı bulunan bireylerin yeniliklere açık olmamaları nedeniyle rahatsız edici olabilir. Bu gibi durumlarda öyküyü siliklestirmek için diğer strateji kullanılmalıdır. Diğer siliklestirme stratejisi ise, orijinal öyküde değisiklik yapmak yerine öykünün sunumu ile değerlendirme arasında geçen süreyi değistirmektir. Dolayısıyla, öykünün uygulanması için hazırlanan zaman çizelgesinde değisiklikler yapılabilir. Öykünün her gün değil haftada üç ya da dört kez okunması bu uygulamaya örnek olarak Olcay-Gül, S., Tekin-Iftar, E. 2012. Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Bireyler için Sosyal Öykülerin Kullanımı. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Özel Eğitim Dergisi, 132, 1-20. Kayıt Ol Giriş Yap Ana Sayfa Hakkında Nasıl Çalışır? Özel Gereksinim Grupları Yasal Mevzuat Zihinsel Yetersizlik Otizm Spektrum Bozukluğu Görme Yetersizliği İşitme Yetersizliği Bedensel Yetersizlik Süreğen Hastalıklar Dil ve Konuşma Bozukluğu Çoklu Yetersizlik Ruhsal ve Duygusal Bozukluk Genel Gelişim Geriliği Öğrenme Güçlüğü İletişim Kayıt Ol Giriş Yap Hakkında Nasıl Çalışır? Özel Gereksinim Grupları Yasal Mevzuat Zihinsel Yetersizlik Otizm Spektrum Bozukluğu Görme Yetersizliği İşitme Yetersizliği Bedensel Yetersizlik Süreğen Hastalıklar Dil ve Konuşma Bozukluğu Çoklu Yetersizlik Ruhsal ve Duygusal Bozukluk Genel Gelişim Geriliği Öğrenme Güçlüğü İletişim Tanıtım Otizm Spektrum Bozukluğu Tüm içerik ve kaynaklarda Kategori bazlı arama yapabilirsiniz. Otizm Spektrum Bozukluğu Prof. Dr. İbrahim Halil DikenOtizm Spektrum Bozukluğu 606 Kaynak Son Güncelleme 9152 Görüntüleme Paylaş Otizm Spektrum Bozukluğu OSB, toplumsal/sosyal etkileşimde ve iletişimde yetersizlikler ile davranış, ilgi ve etkinliklerde sınırlı, basmakalıp ve yineleyici örüntülerle ve toplumsal etkileşim, toplumsal iletişimde kullanılan dil ya da sembolik/imgesel oyun becerilerinin en az birinde 3 yaşından önce gecikmelerin ya da olağandışı bir işlevselliğin olması ile karakterize nöro-gelişimsel bir bozukluktur. Tablo 1’de Amerikan Psikiyatri Birliği, Psikiyatride Hastalıkların Tanımlanması ve Sınıflandırılması Elkitabı, Beşinci Baskı’sında DSM-V, 2014, OSB’nin tanı kriterleri 1. DSM-V 2014 yer alan tanı kriterleriA Şu anda görülen veya önceden görülmüş olan, farklı ortamlardaki sosyal iletişim ve sosyal etkileşimlerde, aşağıda belirtildiği gibi görülen kalıcı yetersizliklerA1. Normal olmayan sosyal yakınlaşma ve diyalogu devam ettirmeden, ilgi alanlarının, duygu paylaşımının ve sosyal etkileşimin sürdürülememesine kadar giden, sosyal-duygusal alanda Zayıfça oluşturulmuş sözel-sözel olmayan iletişimden, göz teması ve vücut dilinde anormallikler veya sözel olmayan konuşmayı anlama ve kullanmada yetersizlikler ile yüz ifadeleri veya mimiklerin hiç olmamasına kadar uzanan, sözel olmayan iletişimde sınırlıklar. A3. Farklı ortamlarda davranışları uyarlamaya zorluktan, hayali oyunları paylaşma ve arkadaşlık kurma, başka insanlara tamamen ilgisiz kalmaya kadar giden, yaşa uygun ilişki kurma ve sürdürmede Şu anda görülen veya önceden görülmüş olan, sınırlı, yineleyen davranış örün-tüleri, ilgileri ve etkinliklerinden aşağıda belirtilenlerin en az ikisiB1. Stereotipik veya yineleyen konuşma, motor hareketler veya nesne kullanımı basit motor stereotipiler, ekolali, nesnelerin sürekli kullanımı veya kendine özgü sözel kalıplar. B2. Rutinlere, sözel-sözel olmayan ritüel hareketlere aşırı bağlılık veya değişime karşı aşırı direnç motor rutinler, aynı yola veya yemeğe ısrar etme, yineleyen sorular veya ufak değişikliklere yönelik aşırı stres. B3. Yoğunluk ve odaklanma bakımından anormal, fiks ve sınırlı ilgiler olağan-dışı nesnelerle, aşırı yineleyen ilgi alanlarına güçlü bağlılık veya meşgul olma. B4. Duyusal girdilere çok veya az tepki veya çevrenin duyusal özelliklerine sıra dışı ilgi acıya/ısıya/soğuğa kayıtsızlık, bazı seslere, yüzeylere farklı tepkiler, nesneleri aşırı koklama, dokunma, ışıklara dönen nesnelerle büyülenme. Şiddet düzeyi sosyal iletişim bozuklukları ve sınırlı yineleyen davranış örüntü-lerine Belirtiler erken çocukluk döneminde görülmelidir Sosyal taleplerin, sınırlı kapasiteyi aşmasına kadar kendisini tam olarak göstermeyebilir ya da sonraki yaşamda öğrenilmiş olan stratejiler sayesinde maskelenebilir. D Belirtiler sosyal, mesleki veya diğer önemli günlük yaşam işlevselliğinde klinik açıdan belirgin bozukluğa neden olur E Bu yetersizlikler zihinsel yetersizlik zihin gelişimi bozukluğu ya da genel gelişimsel gecikme ile daha iyi açıklanmaz. Zihinsel yetersizlik ve otizm spektrum bozukluğu sıklıkla beraber bulunurlar; otizm spektrum bozukluğu ve zihinsel ye-tersizlik ortak tanısı için, sosyal iletişim var olan tahmini gelişim düzeyinin altında V’te, OSB’den etkilenme/destek düzeyi üç farklı derecede belirtilmektedir. Bu düzeyler Tablo 2’de ifade 2. DSM-V’e göre OSB’den Etkilenme/Destek DüzeyleriDestek DüzeyleriSosyal iletişimSınırlı, yineleyen davranışlarDüzey 3 Ağır düzeyde destek gereksinimiSözel ve sözel olmayan iletişim becerilerindeki ağır yetersizlikler işlevsellikte önemli bozukluklara yol açabilir, sosyal etkileşim girişimleri çok azdır ve başka-larından gelen sosyal etkileşim davranışları da en az düzeyde karşılık bulmaktadır. Örneğin; birkaç anlamlı kelime çıkarabilen, nadiren etkileşim girişimleri olan, bu girişimleri de yalnızca gereksi-nimlerini karşılamak üzere farklı yaklaşma davranışlarından ibaret olan ve yalnızca doğrudan sosyal yaklaşma davranışlarını yanıt veren bir esnekliğin olmaması, değişikliğe uyum sağlamada aşırı zorluklar ya da işlevselliğin bütün alanlarını olumsuz etkile-yen diğer sınırlı/yineleyen davranışlar. Odak noktasını ya da davranışı değiştirme-de büyük stres ve 2 Orta düzeyde destek gereksinimiSözel ve sözel olmayan iletişim becerilerinde belirgin sınırlıklar, sağlanan yerinde desteklere rağmen görülen sosyal bozukluklar, sosyal etkileşimlerin sınırlı olması ve başkalarından gelen sosyal etki-leşim davranışlarına azalmış ya da garip karşılıklar. Örneğin; basit kelimeler konuşan, etkileşim dav-ranışları dar, özel ilgilerle sınırlı olan ve belirgin ölçüde değişik, sözel olmayan iletişimi olan esnekliğin olmaması, değişikliklerle baş etmede zorluklar ya da herhangi birinin dikkatini çekecek ölçüde ve farklı ortamlardaki işlevselliği olumsuz etkileyecek kadar sık, sınırlı ve yineleyen dav-ranışlar. Odak noktasını ya da davranışı değiştirmede stres ve 1Hafif düzeyde destek gereksinimiYerinde destekler olmadan, sosyal iletişimdeki sınırlıklar belirgin bozukluklara yol açmaktadır. Sosyal etkileşim girişimlerinde zorluk ve başkalarından gelen sosyal etkile-şim davranışlarına atipik ya da ba-şarısız karşılıklar göstermeye dair açık örnekler. Sosyal etkileşime dair ilgisi azalmış gibi gözükür. Örneğin; tam cümleleri konuşabilen ve iletişim sağlayabilen ancak başkalarıyla süregelen diyaloğu başarısız ve arkadaş edinme ça-baları garip ve genellikle başarısız olan esnekliğin olmaması bir ya da daha çok ortamdaki işlevselliği belirgin ölçüde olumsuz etkilemektedir. Etkinlikler arası geçişlerde zorluklar vardır. Organizasyon ve planlamadaki problemler bağımsızlığı Otizm Spektrum Bozukluğuna ilişkin genel özellikler yer almaktadır. Bu özelliklerin her biri tümüyle bir çocukta olmayabilir ya da her çocukta özelliğin süresi, biçimi veya etkisi farklı Spektrum Bozukluğu Gösteren Çocukların Genel Özellikleri Sosyal Etkileşim ve İletişim Alanı Otizm Spektrum Bozukluğu olan çocuklarda göz kontağı kurmaktan kaçınma davranışı gözlemlenebilir. Göz kontağı kurduğunuz da bakışını başka tarafa çevirebilir. OSB olan çocuklarda taklit becerilerinde yetersizlik gözlemlenebilir. Oyun ya da öğrenme etkinlikleri sırasında diğer insanları taklit etmesi gerektiğinde yapamayabilir. Bu nedenle yetişkinin çocuğun gereksinimi doğrultusunda ipuçlarını kullanabilmesi gerekebilir. OSB olan çocukların ilgisiz, çekingen, içe kapanık olması gözlemlenebilir. Grup etkinliklerinde yalnız çalışmayı tercih edebilir, arkadaşlarından kaçınabilir. OSB olan çocukların uygun olmayan şekilde gülme, kıkırdama davranışları gözlemlenebilir. Örneğin, hikaye okuma etkinliği gibi sessizliğin gerektiği bir etkinlik anında aniden gülme ya da kıkırdama davranışı gösterebilir. OSB olan çocuklarda oyuncak ve nesneleri uygun olmayan şekilde kullanma gözlemlenebilir. Serbest zaman etkinliği sırasında arabayı sürmek yerine tekerleklerini çevirebilir. OSB olan çocukların rutinlerine bağlı olduğu, aniden değişen rutinlerin rahatsız olmalarına neden olduğu gözlemlenebilir. Örneğin; her gün beslenme etkinliği aynı yer, aynı saatte iken, bir gün yerinin ya da saatinin değişmesi durumunda huzursuzlaşabilir. OSB olan çocukların nesneleri sıraya dizme, düzenleme, sırası bozulduğunda rahatsız olma gibi davranışlar sergiledikleri gözlemlenebilir. Örneğin, oynadığı yapboz parçalarını belli bir örüntüde sıraya dizebilir. Bu sırayı bozduğunuzda problem davranış sergileyebilir. OSB olan çocukların sözcükleri tekrar etmeleri ekolali gözlemlenebilir. Belli başlı sözcükleri bağlama uygun olmaksızın tekrar edebilir. OSB olan çocukların basit yönergelere uygun olmayan tepkiler vermeleri gözlemlenebilir. Otur denildiğinde duymamış gibi yürüyerek gidebilir. OSB olan çocukların elde etmek istediği şey için istekte bulunmamaları gözlemlenebilir. Örneğin, susadığında su istemeyebilir. OSB olan çocuklar iletişime tepkide bulunmayabilir. Örneğin; adı söylendiğinde tepkisiz kalabilir, başını ve bakışlarını başka yöne çevirebilir. OSB olan çocuklar zamirleri uygun olmayan biçimde kullanabilir. Örneğin, kendisinden “ismiyle” ya da “sen” olarak söz edebilir. OSB olan çocuklar kısa hikaye ya da bir durumla ilgili sorulara uygun olmayan cevaplar verebilir. Örneğin, Türkçe dil etkinliğinde okuduğunuz hikayedeki kahramanın adını sorduğunuzda kahramanın adı yerine bir nesnenin adını söyleyebilir. OSB olan çocuklarda tek düze duygudan yoksun ya da bozuk ses tonuyla konuşma gözlemlenebilir. Konuşurken robotik bir ses tonuyla, tonlama yapmadan konuşabilir. Sınırlı Tekrarlayıcı Davranışlar ve İlgi Alanları OSB olan çocuklarda bazı yiyecekleri yememe gözlemlenebilir. Beslenme zamanında bazı yiyecekleri yemeyi reddedebilir. OSB olan çocuklarda yenilemeyen nesneleri tatma davranışı gözlemlenebilir. Örneğin, oyuncakları, kalemleri emebilir, yemeye çalışabilir. OSB olan çocuklarda tekrarlayıcı koklama davranışı gözlemlenebilir. Örneğin, nesneleri ya da insan eli, saçını koklayabilir. OSB olan çocuklarda tekrarlayıcı dönme davranışı gözlemlenebilir. Kendi etrafında ya da daireler çizerek dönme davranışı sergileyebilir. OSB olan çocuklarda döndürülmek üzere tasarlanmamış nesneleri döndürme davranışı gözlemlenebilir. Örneğin, tabak, fincan ya da bardak gibi nesneleri döndürebilir. OSB olan çocuklarda ani hareketler gözlemlenebilir. Bir yerden bir yere hareket edeceği zaman fırlayarak aniden hareket edebilir. OSB olan çocuklar kendini uyarıcı davranışlar sergileyebilir. Örneğin, çok tiz ya da farklı sesleri kendini uyarmak için çıkarabilir iiii-iii gibi OSB olan çocuklarda öne arkaya sallanma davranışı gözlemlenebilir. Örneğin, sandalyesinde otururken ya da ayaktayken öne ve arkaya doğru sallanma davranışı gösterebilir. Otizm Spektrum Bozukluğu olan çocukların erken tanılanması ve erken müdahale hizmetlerinden yararlanması oldukça önemlidir. Her ne kadar Otizm Spektrum Bozukluğunun belirtileri erken dönemde ortaya çıkabilse de, tanılama ve müdahale hizmetlerinden yararlanamayan çocuklar için ebeveynlerin çok önemli bir rolünün olduğu unutulmamalıdır. KaynakçaAmerikan Psikiyatri Birliği. 2014. DSM-5 Tanı Ölçütleri Çev. Köroğlu, E.. Ankara HYB İ. 2019. Otizm Spektrum Bozukluğu OSB Olan Öğrenciler. İçinde Diken Ed.. Özel Eğitime Gereksimi Olan Öğrenciler ve Özel Eğitim. Ankara Pegem 2011. Gilliam Otistik Bozukluk Derecelendirme Ölçeği-2-Türkçe Versiyonu Çev. Diken, İ; Ardıç, A.; Diken, Ö.. Ankara Maya Akademi. “Proje EV-DES Erken Çocukluk Döneminde Gelişimsel Gerilik/Yetersizlik Tanılı Çocukların Ebeveynlerine Yönelik Çevrim içi Evde Destek Programının Tasarlanması ve Uygulanması” adı ve 120K170 proje numarası ile TÜBİTAK 1001 COVID-19 özel çağrılı program kapsamında 1 Temmuz-31 Aralık 2020 süresince Tübitak ve Anadolu Üniversitesi tarafından desteklenmiştir. Otizm Spektrum Bozukluğu OSB Nedir? Otizm spektrum bozukluğu, doğuştan gelen ya da yaşamın ilk yıllarında ortaya çıkan karmaşık bir nöro-gelişimsel bozukluktur. Otizm’in, beynin yapısını ya da işleyişini etkileyen bazı sinir sistemi sorunlarından kaynaklandığı sanılmaktadır. ADALAR İLÇE SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ / TOPLUM SAĞLIĞI MERKEZİ Bugün, otizm spektrum bozukluğuna neyin neden olduğu bilinmemekle birlikte genetik temelli olduğuna ilişkin bulgular vardır. Ancak hangi gen ya da genlerin sorumlu olduğu henüz bilinmemektedir. Otizmin çocuk yetiştirme özellikleriyle ya da ailenin ekonomik koşullarıyla hiçbir ilişkisi yoktur; bu nedenle otizm spektrum bozukluğuna her çeşit toplumda, farklı coğrafyalarda, ırkta ve ailede rastlanmaktadır. Son yapılan araştırmalara göre her 68 çocuktan 1’inde görülme riski vardır. Erkeklerde görülme sıklığı kızlardan dört kat fazladır. Kızlarda daha ileri düzeyde seyreder. Otizm Nedir? Otizm, yaşamın ilk üç yılı içinde ortaya çıkan ve yaşam boyu devam eden, sosyal etkileşim, sözel ve sözel olmayan iletişimde problemler, tekrarlayıcı davranış ve kısıtlı ilgi alanları ile kendini gösteren, karmaşık gelişimsel bir bozukluktur. Otizm erken evrede basit belirtileri dikkate alındığında kolayca teşhis edilebilir ve bebeklere uygulanacak iyi bir rehabilitasyon programı ile etkileri önemli oranda azaltılabilir. Gebeli döneminde folikasit katkısı kullanmak otizm gelişme riskini önemli oranda azaltmaktadır. Günümüzde her 110 çocuktan birini etkilediği bilinen ve pek çok ailenin hayatının altüst olmasına yol açan bu bozukluğun yirminci yüzyılın ortalarına kadar bir adı bile yoktu. Otizm DSM-III tanı sınıflamasına kadar çocukluk çağı psikozları arasında yerini süren değerlendirmeler sonunda araştırmacılar, otizm ile çocukluk şizofrenisinin ayrı bozukluklar olduğu konusunda birleşmişlerdir ve otizm resmi bir sınıflama terimi olarak DSM-III’e girmiştir. 1994 yılında DSM-IV Uluslararası Ruhsal Hastalıklar Tanı ve İstatistik El Kitabı içinde Yaygın Gelişimsel Bozukluklar günümüzde Otistik Spektrum Bozuklukları terimi daha çok kullanılmaktadır başlığı altında yerini almıştır. Bu başlık altında bazı farklarla birbirinden ayrılan ama sonuç olarak otistik belirtilerin olduğu değişik tablolar yer alır. DSM-IV-TR’ye göre, otistik bir çocuk, üç yaşından önce aşağıdaki alanların birinde veya daha fazlasında gecikme veya anormal fonksiyon gösterecektir. Sosyal etkileşim Sosyal iletişimde kullanılan dil Hayali veya sembolik oyun oynama Bir çocuğa otistik bozukluk teşhisi konması için aşağıdaki listelerden en az 6 kriteri karşılaması gerekir. -Sosyal etkileşimde bozukluk çocukta en az iki semptom gözlenmelidir Sosyal etkileşimlerde zorluk Çocuk, göz teması, yüz ifadesi, duruş ve mimikler gibi sözlü olmayan birçok davranış gelişim seviyesine uygun olarak yaşıtlarıyla ilişkisinin eksikliği,Başarıları, ilgi alanlarını veya haz aldığı şeyleri diğerleriyle paylaşma konusunda isteksizlik,Sosyal veya duygusal etkileşime katılım sağlayamamak veya cevap verememek -İletişim bozukluğu en az bir tane Konuşulan dilin gelişiminin gecikmesi veya dil gelişiminin olmaması ve çocuğun bunun eksikliğini hareketlerle telafi etmeye çalışmaması Konuşabilen çocuklarla konuşma başlatma veya konuşmayı devam ettirme konusunda yetersiz girişimler ekrarlayan, kalıplaşmış veya çok öznel dil kullanımı -Hayali veya sembolik oyun oynama en az bir tane Çocuğun gelişim seviyesine uygun olarak taklide dayalı sosyal oyunlar oynamamak veya spontane, hayali oyun oynamamak Tekrarlayan, sınırlı ve kalıplaşmış aktivite, davranışlar ve ilgi alanları en az 1 tane Sınırlandırılmış ve kalıplaşmış örneğin, bazı şeyleri çevirmek anormal odaklanma ve yoğunluk olarak ilgi alanlarıyla meşgul olmak Bir işlevi veya amacı olmayan rutinleri veya tekrarlanan hareketleri ısrarla yinelemek Nesnelerin parçalarıyla sürekli meşgul olmak Otizme Ne Sebep Olur? Otizmin nedeni henüz tam olarak tespit edilememiştir. Otizmin tek bir nedeni yoktur. Pek çok nedeni olduğu artık bilinmektedir. Otistik bireylerde beyin hücreleri farklı çalışmaktadır. Hücreler arasında mesaj taşıyan kimyasal ileticilerde eksiklik yada fazlalık olduğu düşünülmektedir. Bazı genetik hastalıklar otizme yol açar. Genetiğin otizmin nedenleri arasında önemli bir yeri vardır. Kardeş ve ikiz çalışmaları bunu doğrulamaktadır. Otistik bir çocuğun kardeşinde otizm görülme riski genel popülasyona göre 50-100 kat daha fazladır. Tek yumurta ikizlerinde her ikisinin birden otistik olma oranı çift yumurta ikizlerine göre daha fazladır. Bütün bunlar genetiğin etkisini bize gösteriyor fakat sadece genetiğin tek neden olmadığı noktasına da ulaştırıyor. Sadece genetik etkili olsaydı tek yumurta ikizlerinde her iki bebeğinde her zaman otistik olması gerekirdi. Yapılan çalışmalar bir tek gen değil birden çok genin etkileşimi sonucu hastalık yapıcı etki oluştuğunu ortaya koymuştur. Klinik tablodaki davranışsal çeşitlilik çevresel faktörlerinde etkili olduğunu düşündürmektedir. Doğum öncesi, doğum ve doğum sonrası faktörler ile otizm arasında anlamlı bir ilişki saptanmamıştır. Eldeki bulgular genetik olarak otizme yatkınlığı olan çocukların doğum sırasında sorun yaşama riskinin daha fazla olduğunu göstermektedir. Ayrıca, anne karnında geçirilen kızamıkçık virüsünün, pek çok anormalliğin yanında otizme de yol açabildiği bilinir. Şu kesin olarak bilinmektedir ki, otizm tek bir nedenle olmaz, birden çok etkenin bir araya gelmesiyle meydana gelen oldukça karmaşık bir durumdur. Otizm erkeklerde kızlara oranla 4 kat daha fazla görülür fakat genelde kızlarda daha ağır seyreder. Otistik bireylerin % 70’inde zeka geriliği görülmektedir. % 30’u normal ve bu %30’luk dilimin %10’u üstün zekaya sahiptirler. Zeka düzeyi ve eşlik eden diğer hastalıklar otizmin ağırlık derecesi üzerinde belirleyici rol oynar. Eşlik eden hastalıklar arasında en sık rastlanılanlar dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, duygudurum bozuklukları ve epilepsidir. Her üç çocuktan biri epileptik anlamda risk taşımaktadır. 0-5 yaş arası ve ergenlik döneminde epilepsi nöbetlerinin görülme olasılığı artar. Ülkemizdeki kayıtlara göre otistik özellikleri olan bireyin bulunduğu, bu rakamın 0-14 yaş arası çocuklardan oluştuğu tahmin edilmektedir. Her 110 çocuktan biri otistik özellikler göstermektedir. Otizmin Tipik Belirtileri Nelerdir? Otizm tanılı bireyler aşağıdaki tipik davranışların en az yarısını gösterirler. Bu semptomlar çok hafif ya da çok şiddetli olabilir. Her bir semptomun etkisi de diğerinden farklı olabilir. Ayrıca, bu davranışlar birçok farklı sebeple ortaya çıkarak, gelişimine uygun olmayacak şekilde sergilenebilir. Göz kontağı kısıtlıdır yada yoktur. Çevreye ilgisizdirler. Adına tepki vermezler. Aşırı hareketli yada hareketsiz olabilirler. Bazıları fiziksel temasa öpülme, sarılma vs. izin vermez yada hoşlanmazlar. Çoğunlukla insanları değil cansız varlıkları tercih ederler. Sosyal ve duygusal açıdan kendilerini izole ederler. İşaret etmezler, ihtiyaçlarını yetişkinin elini kullanarak ifade ederler. Taklit becerisi yoktur yada sınırlıdır. Konuşma birçoğunda gelişmemiştir. Konuşma gelişse bile bunu iletişim aracı olarak kullanmazlar. Ekolaliktirler, söylenenleri papağan gibi tekrar ederler. Zamirleri ters kullanırlar. Uygun olmayan vurgulamalar, kalıp cümlelerle konuşurlar. Mekanik ve tek düze ses tonu kullanırlar. Uygunsuz gülme ve kıkırdamalar vardır. Düzen takıntıları vardır. Nesne takıntıları vardır. Objelere gereksiz yere bağlanmaİp, pet şişe, araba… vs Rutinlerindeki değişikliklere tepki gösterirler. Tekrarlayan davranışları stereotipiler vardır. Nesneleri çevirme, el çırpma, kanat çırpma, zıplama, kendi etrafında dönme, parmak ucunda yürüme… Oyuncaklarla gerektiği gibi oynamazlar. Arabaları dizerler,topu çevirirler… Hayali oyun oynamazlar. Sürekli aynı oyunları oynamayı tercih ederler. Bazıları çok inatçıdır. Bazıları ses, acı, koku, ışık ve dokunuşa aşırı hassasiyet gösterebilir. Bazıları soğuk, sıcak, acıya duyarsız olabilir. Bazıları tehlikeye karşı duyarsız olabilir. Yemek yeme bozuklukları vardır. Bazıları kendine, çevresindekilere ve eşyalara zarar verebilir. Beklemeye yada isteklerini ertelemeye pek tahammüllü değillerdir. Otizmin Genel Belirtileri Otistikler aşağıdaki genel davranışların en az yarısını gösterirler. Bu belirtiler bazı hastalarda çok hafif ya da çok şiddetli olabilir. Her bir belirtinin etkisi de diğerinden farklı olabilir. Ayrıca, Bu davranışlar birçok farklı sebeple ve yaşlarına uygun olmayacak bir şekilde sergilenebilir. Diğer Çocuklarla ilişki kurmakta zorluk Herşeyin aynı olmasını istemek, rutin yaşama bağlılık, değişikliklere aşırı tepki vermek Uygunsuz ve sebepsiz gülmek ve ağlamak Aşırı hareketlilik ya da aşırı hareketsizlik Tehlikeye karşı duyarsızlık Göz temasının çok az ya da hiç olmaması Sürekli aynı oyunları oynamak Motor hareket gelişiminde düzensizlik. Topa vuramaz ama küpleri üst üste koyabilir. Acıya karşı duyarsızlık Ekolali Cevap vermek yerine, kendisine söylenenleri aynen tekrar etmek Yanlız kalmayı tercih etmek İhtiyaçlarını belirtmekte zorlanmak. Konuşma yerine hareketlerle ihtiyaçlarını belirtmeye çalışmak Temastan, kucağa alınmaktan ya da sevilmekten hoşlanmamak Objeleri kendi etrafında çevirmek Seslere karşı aşırı duyarlılık yada aşırı duyarsızlık Normal öğrenme metodlarına karşı duyarsızlık Objelere gereksiz yere bağlanmak Bir sebep olmadan strese girmek, üzüntü duymak

hafif düzeyde otizm spektrum bozukluğu