🌛 Beyaz Gemi Romanının Yazıldığı Dönemle Ilişkisi
Onadiğer Akdeniz kentlerinden farklılığını veren, Geç Antik dönemle kesintisiz ve bütünleşmiş kadim bir yerleşme olma özelliğini yitirmiş; kısmen eski görkemini koruyan antik kalıntılar arasında parçalanmış bir kent dokusuna, kimi yerlerinde bir kır-kent görüntüsüne sahip olmuştur. 1420’lerde yapılan Cristoforo
Beyaz gemi romanı Isık-Göl yakınındaki San-Taş vadisinde üç hanelik küçük bir köyde geçer. Olaylar genelde dört duvarın dışında, orman gibi çay kenarı gibi açık alanlarda gerçekleşir. Çok geniş bir mekan yelpazesi olmamakla beraber orman, okul köy arası yol ve karavul dağı mekanlardan bazılarıdır.
PamukkaleÜniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 22, 2015 57 Peyami Safa'nın Fatih Harbiye Romanında Yapı ve İzlek “Satış memuru kız, esans şişesini
ParagrafOnline Test – 2. Merhaba arkadaşlar , Türkçe her sınavda 40 soru ile karşımıza çıkıyor. Dolayısı ile iyi puan getiriyor. Paragraf Bilgisi konusu ile ilgili soruları bol bol çözmek gerekiyor. Paragraf bilgisi ile ilgili şu ayrıntıyı geçmek istemiyorum soruları çözerken kendi düşünceniz değil de soru da ne
OdaSanat,rahat tarzı ve şıklığı aynı anda sunan bir butik olarak dikkat çekiyor.Fiyat ve kalite dengesi gayet iyi.Takılar ise gerçekten çok güzel.Ezgi hanımın müşteri ile ilişkisi gayet olumlu ve olması gerektiği gibi.Sadece minik bir bakışınız yardımınıza gelmesi için yeterli.Onun dışında ürünleri incelerken kendinizi asla satış danışmanı tarafından
BeyazGemi ; Белый пароход (İngilizce: The White Ship) Yazar: Cengiz Aytmatov: Çevirmen: Refik Özdek: Ülke: Kırgızistan: Dil: Rusça: Konu: Bir Kırgız çocuğunun dram dolu hikâyesi: Tür: Roman: Yayım: 1970 (özgün) 2016 (Türkçe) Yayımcı: Ötüken Neşriyat Yayınları: Medya türü: Kitap / e-kitap: Sayfa: 168: ISBN: 9789754370430
Bilindiği üzere Beyaz Gemi, Sovyetler Birliği döneminde (1970), insanların fikirlerini açıkça belirtmekten çekindiği, fikir özgürlüğü denilen şeyin olmadığı bir dönemde, yazılmış ve yayımlanmıştı. Bunun gibi diktatörlük ve istibdat yönetimlerinde insanlar -ekseriyetle münevverler- fikirlerini açıkça dile
zSh93AJ. KİTABIN ADI BEYAZ GEMİKİTABIN YAZARI CENGİZ AYTMATOVYAYIN EVİ ÖTÜKENBASIM YILI 1970SAYFA SAYISI KONUSUAnnesi ve babasını tarafından küçük yaşta dedesinin yanına bırakılmış bir çocuğun hayal dünyası ve babasına ulaşma isteği ÖZETİKırgısiztanSSCBSan Taş Vadisi ,boğazların,yamaçların arasında ormana doğru uzanan bir yakınında Isık Gölü orman koruculuğu yapan üç aile ve karısı Bekey,Gülcemal ve kocası Seydahmet ,Mümin Dede ,nene ve onlarla beraber henüz yedi yaşına yeni girmiş küçük bir erkek Dede’nin her işe koşan ,kimseye itiraz etmeyen bir kişiliği iyi huylu olmasından dolayı çevresindekiler tarafından pek karısı ölmüş ve tekrar Buğu aşiretindendir,bununla anlattığı bir efsane vardırEfsaneye göre, çok eskilerden Yenisey kıyılarında yaşamakta olan kabileler birbirleriyle birisi olan Kırgızlar çok iyi savaşçı olmalarına rağmen birgün haince küçük bir kız ve erkek çocuk canlı olarak sonra çocuklar ölmek üzere iken bir buğumaral,geyik onları kurtarmış ve çok uzak diyarlara Işık Gölü civarı iki çocuktan yeni bir kabile oluşmuş ve kendilerini buğu olarak nedenle, Maral Ana’nın dede ve çocuk için kutsal bir değeri vardır. Çocuğun okul çağı geldiği için dedesi ona güzel bir okul çantası çok uzak olduğu için dedsi onu hergün atıyla okula götürüp annesi ve babası ayrılmışlar ayrıca vadiden şehre Mümin’in küçük kızı Bekey’ söz dinler bir şeye karışmayan,kimseyle tartışmayan bir kişiliği kuvvetli olsada tembel bir korucularının amiridir ve maaşlarını O’ndan nedenle üç ailenin ipleri de Orozkul’un bunu çok iyi bilmekte ve çoğu zaman bunu kötüye çıkmış olan koyun ve yılkıların çobanları ona sık sık ziyafet nedenle bir çok kişiyi tanımaktadır ama bunlar çıkara dayalı ovada ev kurmak isteyenlerden ağaca ihtiyacı olan gider ve ondan iyi bir insan içtiği zaman çocuğu olmadığı için karısı Bekey’i çok ağır döver, dengesiz bir insana çocuk ,dedesi hariç pek fazla varlığından, yokluğundan çoğu zaman haberleri bile da onlara aldırış etmemektedir dedesine ,diğerleri O’na saygı Orozkul O yokmuş gibi davranmakta, çoğu zaman da içinde kendine ait bir dünyası vardır. O’na göre nehir kenarındaki büyük kayaların kimisi tak kimisi kurttur .Dedesi yüzebilmesi için küçük bir gölet bulduğunda oraya arkadaşı,can dostu dedesinin ona aldığı çanta ve diğeride konuşup,onlarla sohbet dağları,ovaları,ormanı,gölü gözetlemeyi en çok beyaz gemiye ilgi şu gölde dolaşan, babasının çalıştığı öyle düşünür ve buna inanmaktadır..Birgün balık olup o gemiye gideceğini hayal Maral efsanesini O’na da dede ve çocuk haricinde diğerleri bu efsaneye aldırış etmemektedirler. Günler geçip içince kudurur ortalığı darmadağın eder,herkesin huzurunu birisine ağaç sözü kesmişlerdi ama onu ormandan getirmek hiçte kolay dede arkada, Orozkul önde bir an için kontrolden çıkar ve biraz yuvarlanır. O sırada Mümin yıllardır bölgede görülmeyen Maralları döndüklerine soğuktur ve ağacın yola indirilmesi akşama almaya ağacı nehirden geçirirken ağaç sıkışır ve onu oradan alacak adamalar akşam olunca onları kendi evinde misafir hep birlikteağacı çıkarmaya işi yaparlarken Maralları biri avlanmayı teklif edince,Orozkul bunu kabul dede ava engel olmak istemesine rağmen kimseye söz kaç gün önce çocuk da görmüş ve bir sürü de hayal bu zamanlarda biraz kötüdür ve çocuğu da evde süre sonra dışarıdan gelen ayak sesleriyle üzerine ayağa kalkar ve dışarıya önünde büyük bir ateş hayvanı hariç hepsi gördüklerine çok boylu boyunca uzanan Maral Ana değil mi?’ diye işleri bittikten sonra ziyafet için Orozkul’un evine çocuğa aldırış ettiği usulca nehire doğru yürümeye başlamıştır karar vermişti bu böyle olmayacaktı,babasının yanına bir balık edasıyla nehirin azgın sularına bırakır,Beyaz Gemiye ulaşacağını umarak,’Merhaba Beyaz Gemi ben geldim!’. ANAFİKRİ İnsanoğlu iyi için kendisiyle dahi olsa her zaman savaşa hazır OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİÖyküde kötüyü ve iyiyi temsil eden karakterler kötüyü,çocuk iyiyi temsil sonunda ,bildiğimiz sıradan sonlara zıt olarak kötü galip da öyküye ayrı bir boyut bu gibi yazılarda önemli olan kötü veya iyinin galip gelmesinden öte okuyucuya iyi olma bilincinin göre,öyküde bir efsanenin yer alması olaylara farklı bir taraf , Geyik Ananın bütün varolanların anası olduğu kabul zulümden nefret ettirilmeye kötülükle değil,iyilikle karşılık vermemiz Dede’nin pasif kişiliği yetersiz buna zıt olarak çocuğun kötülüğü kabul etmeyişi , onu ayrı bir varlık olarak kılıyor. Yazar Cengiz Aytmatov 'adsız oğlan' ve serüveninden Da Yayınlarının yayınladığı son baskıya yazdığı önsözde genişçe bahsediyor ;"Beyaz Gemi 'deki 'adsız oğlan' , sadece benim yetiştiğim döneme mahsus bir tip değildir. Geleneğinden ve köklerinden kopartılmış nesillerin, dünyanın her tarafında yaşadıkları ve yaşayacakları büyük trajedinin kahramanlarından biridir. Dünyada her zaman vardı ve var olacaktır'adsız oğlan'lar. Ben Beyaz Gemi 'de bu kayıp nesillerin dramına işaret etmek değişti artık; Soğuk Savaş'ın sıcak günlerinde değiliz. Kaybolan adsız oğlanları aramak ve bulmak için bugün daha fazla şansa sahip olduğumuzu düşünüyorum. Tıpkı , Orta Asya başta olmak üzere dünyanın her tarafına yayılmış olan bir okul ağının yaktığı ilim ve irfan ışığıyla bu kayıp nesillerin şahsında benim adsız oğlanımın izini takip etmeleri gibi örnekler dünya üzerinde giderek çoğalmakta. Vatanlarından binlerce kilometre uzaklara gitmekten çekinmeyen ve oralarda pek çok fedakarlığa katlanmayı göze alan genç insanların varlığına şahit olmak, beni günün birinde 'adsız oğlan' ların olmayacağı ve tek tek bulunacakları bir dünya konusunda iyimserliğe sevkediyor. Yarım asır önce yazılmış bulunan Beyaz Gemi'nin bu arayışa tutulan bir ışık olması, en büyük temennimdir. HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLERÖykü içinde , yaşanabilecek olayların bir çocuğun gözüyle nasıl algılanıp yorumlanabileceğine tanık kötülüğün ve hayatın çocuğa karşı acımasızlığı söz nedenle olayların iyi anlaşılması ve çözümlenmesi güzel bir üslupla zor olmayan fakat insanı düşünmeye itici olaylardöngüsü söz Aytmatov’un insanı ve insanın duygu ve düşüncelerini dede-torun,masal-gerçek arasında kurduğu dramatik çerçevede ele alan ve tahlil eden şaheser bir YAZARI HAKKINDA BİLGİ CENGİZ AYTMATOV1928Kırgız edebiyatının en tanınmış,belki de en çok sevilen yazarlarından öykülerini Kırgızistan Tarım Enstitüsü’nde okuduğu yıllarda yazıp yayımlamaya Sovyet Yazarlar Birliği’ne kabul Kırgızca ve Rusça yazan Aytmatov konularını genellikle yakın çevresinden halkının Savaşı yıllarında yaaşdığı acılı ve kederli olayları,sıradan kişileri,memurları,yaşlı köylüleri duyarlı,sevecen,içten,sevgi dolu bir yaklaşımla ilk uzun öyküsü Cemile’ yayımlandıktan kısa bir süre sonra ,yapıtının yabancı dillere çevrilmesiyledünyaca tanınan bir yazar Öğretmen Duyşen’ adıyla da çevrilmiş olan İlk Öğretmenim1961’ Aytmatov’un ülkemizde tanınıp sevilmesini Lenin Edebiyat Ödülü’nü alan yazarın toplumsal sorunları ele aldığı yapıtların başında Hasat Yolu1963’ ve Kopar Zincirlerini Gülsarı1966’ sorunların anlatımında , Kırgız destanlarının dilinden başarıyla başyapıtı olarak değerlendirilen Beyaz Gemi1970’,uzaklardaki babasını getirecek beyaz bir gemiyi bekleyen çocuğun çoğu Türkçe’ye çevrilmiş olan Aytmatov’un bir öyküsünü Selvi Boylum Al Yazmalım’ adıyla yönetmen Atıf Yılmaz sinemaya uyarlamıştır.
Beyaz Gemi, romanının kahramanı yedi sekiz yaşlarında bir çocuktur. Çocuk; saflığın, bozulmamışlığın ve geleceğin sembolüdür. Aytmatov, çocuğun saf ve temiz dünyasından, hayatın acı ve çıplak gerçeğine uzanan bir roman kurgusu oluşturmayı başarır. Ona göre; çocukluk, gelecekteki insan karakterinin tohumudur. Çocukluk kişinin dilini öğrenmeye ve çevresindeki insanlarla, tabiatla ve özellikle kültürle bağlarını hissetmeye başladığı dönemdir. Aytmatov, Beyaz Gemi'de destan, efsane ve masal gibi bir çok şifahi unsuru kullanmıştır. Geçmişi temsil eden ve masal anlatan dede ile geleceği temsil eden ve hem efsanevî hem de destansı bir mücadele veren çocuk arasında dramatik bir ilişki kurarak insan duygu ve düşüncelerine kendine has yorumlar getirir. Beyaz Gemi, Aytmatov'un, edebiyat âleminde geniş akisler uyandıran, verilmek istenen mesajla yaratılan tiplerin büyük bir uyum sağladığı eserlerinin başında gelmektedir.
Eğitim Öğretim İle İlgili Belgeler > Kitap Özetleri > Roman Özetleri BEYAZ GEMİ ÖZET KİTAP ÖZETİ ROMAN ÖZETİ Kitabın Yazarı Cengiz Aytmatov Yayınevi Ötüken Neşriyet Romanın Konusu Roman, San-Taş Vadisi’nde etrafındaki beş-altı insanla yaşamak zorunda olan, dedesinden başka seveni olmayan, gerçek hayatında mutsuz olan fakat hayal dünyasında mutlu olmaya çalışan bir çocuğun psikolojisini konu almaktadır. Romanın Özeti Çocuk San-Taş Vadisi’nde dedesi, üvey ninesi, Orozkul, Bekey hala, Seydahmet, Gülcemal ve köpeği Beltek ile berabar yaşamaktadır. Vadide sadece üç ev vardır. İlk evde dedesi ve üvey ninesi ile çocuk;ikincide Mümin dedenin büyük kızı Bekey hala ile kocası korucubaşı Orozkul; üçüncüde ise tembel işçi Seydahmet ile karısı Gülcemal ve küçük kızları bu küçük dünyada mutlu olmaya çalışmaktadır. Hiç arkadaşı yoktur ve okula henüz başlamamıştır. En büyük zevkleri dedesinin kendisine dere kıyısında yaptığı gölette yüzmek; “Deve, Kurt, Eyer ve Tank” isimlerini verdiği kayalarıyla konuşmak; dedesinden masal dinlemek ve dağa çıkıp dedesinin dürbünüyle kasabaya, Isık Göl’e ve San-Taş Vadisi’ne daha yakından bakmaktır. Her akşam eline dürbününü alıp, dağ başına çıkar ve Isık Göl’de ancak beş-altı dakika görünüp kaybolan beyaz gemiye bakar. Annesi ve babası onu çok küçük yaşlarda terketmişlerdir. Annesi şehirde kendine yeni bir yaşam kurmuştur. Çocuk babsının beyaz geminin kaptanı olduğuna, bir gün başı insan başı olan bir balık olup beyaz gemiye kadar yüzeceğine ve babasıyla konuşacağına inanmaktadır. Dedesi çok iyi kalpli, çalışkan,köse bir insandır. Çevresindekiler ona Kıvrak Mümin lakabını takmışlardır. Damadı Orozkul’un yanında çalışır ve onun emirlerini yerine getirir. Orozkul şişman, koca kafalı içki içmeyi çok seven, çabuk sinirlenen bir korucubaşıdır. Mümin’in kızı ve Orozkul’un karısı olan Bekey kısır bir kadındır. Orozkul bunu Bekey’in suçu olarak bilir ve her akşam içip onu döver. Orozkul arada bir arkadaşlarıyla içmeye gider ve sarhoş olunca yanındakilere birer tomruk sözü verir. Tomruğu kesip dağdan indirme, çayın karşısına geçirme ve kamyona yükleme zamanı gelince de verdiği söze pişman olur ama iş işten geçmiştir. Arada bir vadiye şehirden “Maşin Mağaza” denilen içi ıvır zıvır dolu bir araba gelir. Bir gün yine Maşin Mağaza geldiğinde dedesi çocuğa bir okul çantası alır. Ertesi yıl çocuk okula başlar. Çocuk dedesinden masal dinlemeye bayılır. Her akşam artık ezberlediği “Boynuzlu Maral Ana” masalını dinler . Dedesine göre hepsi Boynuzlu Maral Ana’nın soyundan gelmektedirler. Çocuk da buna inanmaktadır. Masala göre maral ana San-Taş Vadisi’ni terketmiştir ama onları sürekli korumaktadır. Mümin çocuğu her gün atıyla okula göyürüp getirmektedir. Okul çok uzaktadır ama hiç geç Temel Eser Özetleri, Kitap Özetleri, Roman Özetleri, Yüz Temel Eser, Özet Çocuk bir gün yol kenarındaki kayalarıyla oynarken San-Taş yakınlarından kuru ot almaya gelen beş-altı kamyonluk bir konvoy görmüştür. Çocuk en öndeki kamyonun peşine takılıp koşmaya başlar. Çocuğu gören şoför durur ve çocukla biraz konuşur. Şoför genç ve yakışıklı biridir. Adı Kulubeg’dir. Çocuğa dedesini tanıdığını, kendisinin de Boynuzlu Maral Ana’nın soyundan geldiğini söyler ve ayrılır. Ertesi gün Mümin dede ile Orozkul yine dağdan bir ağaç indirirler. Bu sırada uzun zamandan beri ormanda görülmeyen maralları görürler fakat işleri olduğundan onlarla ilgilenemezler. Akşam olmuştur. Dede, Orozkul’a söyleyip çocuğu okuldan almaya gitmek ister fakat Orozkul ağacı indirmeleri gerektiğini söyleyip izin vermez. Tomruğu çaydan geçirirlerken bilgi yelpazesi. com tomruk çayda kayalara takılır. Çıkarmak için çok uğraşırlar ama çıkaramazlar. Dede vaktin çok ilerlediğini farkeder, daha fazla dayanamaz ve daha önce hiç yapmadığı bir şey yapıp Orozkul’dan izin almadan çocuğu almaya gider. Çocuk akşama kadar okulun kapısında dedesini beklemiş ve ağlamaktan gözleri şişmiştir. Dede yolda çocukla öğretmenine rastlar. Çocuğu öğretmeni eve getirmektedir. Dede öğretmenden özür dileyip çocuğu alır ve yola koyulurlar. Çocuk dedesine küsmüştür. Hiç konuşmamaktadır. Dede çocuğun gönlünü almak için Boynuzlu Maral Ana’yı gördüğünü söyler. Çocuk bu habere çok sevinir. Dedesine ormana gitmek için yalvarır fakat akşam olduğu için eve dönerler. Eve geldiklerinde Orozkul’u sabahki olaydan dolayı çok sinirlenmiş bulurlar. Orozkul o gün Bekey halayı yine dövmüştür. Çocuk evin bu durumuna çok üzülür ve yatmaya gider. O gece müthiş bir dipi çıkar. Gece yarısı Kulubeg ve arkadaşları yolda kaldıkları için Mümin dedenin evine sığınırlar. Kulubeg ve arkadaşlarının gelmesiyle evdeki hava biraz yumuşar. Sabah kamyoncular evden ayrılırlar. Aynı gün Orozkul’un tomruk sözü verdiği arkadaşı tomruğu almak için gelir. Adı Koketay’dır. İri yapılı, esmer biridir. Tomruk ise hala önceki gün bıraktılları yerde çayın içinde beklemektedir. Tomruğu almak için Orozkul, Koketay ve Seydahmet yola koyulurlar. Dede de Orozkul’un kendini affedeceği düşüncesiyle peşlerine takılır. Orozkul kıyıda emirler yağdırırken Mümin dede, Seydahmet ve Koketay tomruğu çıkarmaya çalışmaktadırlar. O sırada çayın karşısında birkaç tane maral görürler ama işlerini bırakamayacaklarından marallarla ilgilenemezler. Biraz uğraştıktan sonra tomruğu çıkarıp kamyona yüklerler. Çocuk o gün hastadır ve önceki gün akşamdan beri evde yatmaktadır. Akşam üzeri kahkaha sesleriyle uyanır ve bahçeye çıkar . Herkes neşe içindedir ve hepsi de sarhoştur. Dede ise et dolu bir kazanın yanına çökmüş sessizce kazanın altındaki ateşle oynamaktadır. Çocuk hemen dedesinin yanına gider. Ona seslenir fakat dede duymaz. Birkaç defa daha seslenir fakat dede hiç cevap vermez. Çocuk kötü birşeyler olduğu hissine kapılır. Az ilerde Bekey’i, Seydahmet’i, Gülcemal’i ve Koketay’ı görür. Hepsi de yiyip içmekte ve eğlenmektedirler. Çocuk önce neler olduğunu anlamaz. Avlunun dışında henüz kanı kurumamış geyik derisini, bağırsak eşeleyen Beltek’i ve elindeki baltayla Maral Ana’nın boynuzlarını kırmaya çalışan Orozkul’u görünce neler olduğunu tahmin eder. Çocuk bu korkunç manzara karşısında dayanamayıp içeri kaçar ve yorganın altına girip ağlamaya başlar. Bu arada Kulubeg’in gelip onu kurtaracağını ve Orozkul’a haddini bildireceğini hayal etmektedir. Az sonra sofra içeri kurulur. Çocuk hayalinden yine kahkahalarla uyanır. O sırada Seydahmet olanları anlatmaktadır. Çocuğun bir türlü anlam veremediği olaylar şöyle cereyan etmiştir Tomruğu çıkardıktan sonra Seydahmet ile Mümin dede ormana çalışmaya giderler. Bu arada maralları yine görürler. Seydahmet onları vurmak ister, dede ise buna karşı çıkar. Seydahmet dedeyi dinlemeyip maralların peşine düşer. Dede de Seydahmet’in arkasından gider. Seydahmet maralları vuracaktır ama sarhoş olduğu için nişan alamaz ve tüfeği dedeye verip maralları vurması gerektiğini, vurmazlarsa kaçıracaklarını ve Orozkul’un dedeyi affetmeyeceğini söyleyip dedeyi kandırır. Dede ise maralları vurursa Orozkul’un onu affedeceğini ve herşeyin düzeleceğini düşünerek marallardan birini istemeye istemeye vurur. Çocuk bunları duyunca çıldıracakmış gibi olur ve dışarı yerde toz toprak içinde yatarken bulur. Ona birkaç defa yine seslenir ama dede yine duymaz. Olanlara dede kendi de inanamamaktadır. Çocuk dedesinden bir tepki alamayınca balık adam olup babasına ulaşacağını düşünerek koşar ve kendini dereye atar. Hızla akan su çocuğu alıp götürür fakat çocuk hiç bir zaman balık olmayacaktır. Romanın Ana Fikri İnsanları güçsüz ya da hoşgörülü oldukları için ezmeye çalışmamalı ve küçük çıkarlar uğrunda doğaya zarar vermemeliyiz. “ROMAN ÖZETLERİ ” SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN >>>TIKLAYIN>>TIKLAYIN>>TIKLAYINYorumu Romanı harika özetle mi emeği geçen herkesin ellerini öper ve teşekkür ederim ->Yazan Abdullah ateş 9. **Yorum** ->Yorumu şahane bir site burayı sevdimm ->Yazan Buse. Er 8. **Yorum** ->Yorumu SIZIN SAYENIZDE YÜKSEK BIR NOT ALDIM SIZE TESSEKÜR EDIYORUM... ->Yazan sıla 7. **Yorum** ->Yorumu valla bu site çok süper .Bu siteyi kuran herkimse Allah razi olsun tüm ödevlerimi bu siteden mugladan sevgiler.... ->Yazan kara48500.. 6. **Yorum** ->Yorumu çok güzel bir site. kurucularına çok teşekkür ederim başarılarınızın devamını dilerim. ->Yazan Tuncay. 5. **Yorum** ->Yorumu ilk defa böyle bi site buldum gerçekten çok beğendim yapanların eline sağlık. ->Yazan efe . 4. **Yorum** ->Yorumu ya valla çok güzel bisi yapmışınız. Çok yararlı şeyler bunlar çok sagolun ->Yazan rabia.. 3. **Yorum** ->Yorumu Çok ii bilgiler var teşekkür ederim. Çok süper... Ya bu siteyi kurandan Allah razı olsun ..... süperrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr. Çok iyiydi. isime yaradı. Her kimse bu sayfayı kurduğu için teşekkür ederim ->Yazan pınar.. 2. **Yorum** ->Yorumu 8 ocak cuma günü sınavımız var ama ben sadece küçük kara balık kitabını okudum ->Yazan fatmanur. ->Yazan .... ->Yorumu gerçekten özet harika kitapta çok mükemmel tesler D. >>>YORUM YAZ<<<
Beyaz Gemi / Cengiz Aytmatov Kağıt Cinsi 52 gr. Holmen Beyaz Gemi, romanının kahramanı yedi sekiz yaşlarında bir çocuktur. Çocuk; saflığın, bozulmamışlığın ve geleceğin sembolüdür. Aytmatov, çocuğun saf ve temiz dünyasından, hayatın acı ve çıplak gerçeğine uzanan bir roman kurgusu oluşturmayı başarır. Ona göre; çocukluk, gelecekteki insan karakterinin tohumudur. Çocukluk kişinin dilini öğrenmeye ve çevresindeki insanlarla, tabiatla ve özellikle kültürle bağlarını hissetmeye başladığı dönemdir. Aytmatov, Beyaz Gemi'de destan, efsane ve masal gibi bir çok şifahî unsuru kullanmıştır. Geçmişi temsil eden ve masal anlatan dede ile geleceği temsil eden ve hem efsanevî hem de destansı bir mücadele veren çocuk arasında dramatik bir ilişki kurarak insan duygu ve düşüncelerine kendine has yorumlar getirir. Beyaz Gemi, Aytmatov'un, edebiyat âleminde geniş akisler uyandıran, verilmek istenen mesajla yaratılan tiplerin büyük bir uyum sağladığı eserlerinin başında gelmektedir. Tavsiye Et
KİTABIN ADI BEYAZ GEMİKİTABIN YAZARI CENGİZ AYTMATOVYAYIN EVİ ÖTÜKENBASIM YILI 1991SAYFA SAYISI 1741. KİTABIN KONUSU Çok sevdiği dedesiyle yaşayan bir çocuğun inandığı iki masal ve bu masalarla yaşayan çocuğun hayallerinin KİTABIN ÖZETİ Onun iki masalı vardı. Biri kendisinindi ve başka kimse bilmezdi. Ötekini ise dedesi Kıvrak Mümin anlatmıştı ona. Şimdi ben bunlardan söz edeceğim. Çocuğun yaşadığı yerde üç aile otururdu. Ailelerden biri çocukları olmayan teyzesi ve bakmakla sorumlu oldukları ormanın gerçek görevlisi Orozkul enişteydi. Diğer aile ise Orozkulun emrinde çalışan Seydahmet ve ailesiydi. Çocuk dedesi ve üvey annannesiyle yaşıyordu. Babası ve annesi ayrılmış ve şehre taşınmışlardı. İkside yeniden evlenip, eşleriyle yeni çocuklar yapmışlardı. Çocuğun duyduklarına göre, babası Beyaz Gemi’de çalışıyordu. Bu yüzden çocuk sürekli dürbününü alıp tepeye çıkar ve Beyaz gemiyi izleyip balık olma hayalleri yedi yaşını doldurmuş sekizine basıyordu. Dedesi ona, Maşin-Mağaza’ denilen otomobiliyle, dağlarda sürü besleyenlere öteberi satmak için dolaşan ve bazende çocuğun yaşadığı San-Taş vadisine gelen satıcıdan bir okul çantası aldı. Çünkü çocuk gelecek yıl okula gidecekti. Yaşadıkları yere en yakın okul beş kilometre uzaktaki bir okuldu. Dedesi onu her gün okula atla götürüp sonra geri yerin tek çocuğu olduğu için arkadaşları taşlar, çiçekler, dürbünü, çantası ve çok sevdiği ona hep Boynuzlu ;Maral Ana’ nın soyundan geldiklerini söyler ve masalını anlatırdı. Çok eskiden olmuş bu olay. Sibirya’ da EnesayYenisey Nehri kıyısında, bir Kırgız kabilesi yaşarmış. Bir gün, Enesay Nehri kıyısında Kırgızlar ölen yaşlı başbuğlarının cenaze törenini yapıyorlarmış. Kıgızların bütün çadırları nehir boyunca dizilimiş. Hiç beklenmedik olay işte o zaman olmuş. Enesaylılar birbirleriyle ne kadar kanlı bıçaklı ourslarsa olsunlar, bir cenaze töreninde komşularına saldırmazlardı. Ama o gün, düşman komşulardan biri, hiç görünmeden Kırgız Ordugâhını kuşatmıştı. Birden ve her yandan hücuma geçtiler. Hiçbir Kırgız atına binecek, kılıç kuşanacak vakit bulamadı. Hiçbiri sağ kalıp bu olayı hatırlamasın, kalleşliklerini duyurmasın ve öc almaya kalkışmasın istiyorlardı. İşte böyle yaptılar…Yaptılar ama…Zengin ganimetlerle çekilen düşman askerleri ormanda büyüklerin sözünü dinlemeyip oyun oynamaya giden iki çocuğu fark edememişlerdi. Çocuklar ağlaya ağlaya ata baba yurduna döndüler. Ama tek canlıya ne yapacaklarını bilmeyen çocuklar, ağlaya ağlaya düşmanlarının arkasından koştular. Çocuklar en sononunda düşmanın yanına vardığında, düşman hükümdarı çocukların uçurumdan nehre atılması için yaşlı bir kadına görev verdi. Boynuzlu Maral Ana, çocukları ona vermesi için kadına yalvardı. Ve onları çok uzaklara götüreceğine dair söz Ana çoocukları alıp çocuğun yaşadığı San-Taş vadisine getirdi. Burada çocuklar büyüyüp soylarını devam ettirdi. Bu insanlarca marallar kutsal sayılıyordu. Ama zaman ilerledikçe gözü dönen insanlar maralları atalarının mezarlarına, kutsal maral boynuzu koymak için öldürmeye başladılar. Kısa sürede maralların soyu o bölgede tükendi. İnsanlara darılan Maral Ana uzaklara bir gün birisine kereste vermek için söz vermişti. Kaynatası Mümin ile ağacı getirirken marallara rastladılar. Bu Mümin için çok önemli bir olay olmasına rağmen, açgözlü Orozkul için hiçbir şey ifade etmiyordu. Ağacı indiriken çok gecikmişlerdi. Çayı geçecekleri zaman ağaç kayaların arasına sıkıştı ve Mümin ağacı orada bırakmalarını istedi. Aksi Orozkul böyle birşeyin imkansız olduğunu söyledi ve Mümin’e torunu okuldan getirmesi için izin vermedi. O zamana kadar kimseye karşı gelmeyen Mümin torununu daha fazla bekletemeyeceğini söyledi ve çocuğu okuldan almaya gitti. Çocukla karşılaştıklarında çocuk dedesine çok kızmıştı ama dedesi maralların geldiğini söyleyince tekrar barıştılar. Eve döndüklerinde Orozkul çok sinirlenmiş ve teyzesi Bekey halayı evden kovmuş ve Mümin’ i işten atmıştı. Ertesi gün adam ağacı almak için bir kamyonla vadiye geldi. Mümin kendini affettirmek ve karısının ısrarı ve kızının mutluluğu iiçn onlarla birlikte gitti. O gün çocuk hastalanmış evde yatıyordu. Adamlar maralları görünce iştahları kabardı ve onlala ziyafet çekmeye karar verdiler. Torununun ve kızının geleceğini düşünen Mümin Ana Maralı vurmak zorunda kaldı. Maralların vurulduğunu gören çocuk dedesi defenalaşınca, nahre atlayıp balık olmak istedi. Ama hiçbir zaman balık olamayacağını bilmiyordu!3. ANAFİKRİ İnsanlara elimizden geldiğince iyi davranmak ve onların inançlarına saygılı davranmak, kibirli olmamak. OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRMESİ Çocuğun dedesi son derece hoşgörülü, herkes tarafından sevilen ve kendinden çok sevdikleri düşünen büyük bir insan. Bu yüzden insanlar ona Kıvarak Mümin derdi ve kitabın kahramanı olan çocuğun en çok sevdiği insandı. Üvey annesi ise iyi biri olmasına karşın aksi bir kişiliğe sahipti. Eniştesi Orozkul kitaptaki en kötü karekterdir. Çocuğu olmamasından dolayı, devamlı isyan eden, insanları küçük gören birisidir. Seydahmet ise iyi olmasına karşın tembel ve cahilliğinden dolayı açgözlü bir HAKKINDAKİ ŞAHSİ GÖRÜŞLER Herkesin severek okuyacağı ve dersler çıkaracağı çok güzel bir KİTABIN YAZARI HAKKINDA KISA BİLGİYazar yaşayan büyük Türk yazarlarının önde gelenlerindendir. Kırgız Türkü olan yazarın diğer eserleri; Aişi Kurdun Rüyaları, Cemile, Sultunmurat, Yıldırım Sesli Manascı, Yüzyüze, Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek
beyaz gemi romanının yazıldığı dönemle ilişkisi