🦘 Peygamber Efendimizin Dürüstlüğü Ile Ilgili Kısa Hikayeler

Gösterim 8136. 8.SOHBET. İNSAN BEDENİNDE FESADIN ORTAYA ÇIKMASI. Meali : Çünkü o günde ne mal fayda verir, ne de evlat. Ancak (o günde) (Allah’a eş koşmaktan ve şüpheden) temizlenmiş bir kalple gelen faydalanır. (Eş-Şuara -88,89) Eğer kalp hasta olursa, azalar doğruluktan çıkar. Fitne ve bozgunculuklarının şerri ile Hazreti Hamza (ra) şehîd olduğunda oruçlu idi. Hazreti Peygamberimiz (sav) kendisi için “Seyyid-üş-şühedâ” (şehîdlerin efendisi) buyurdu. Ve cesedini meleklerin yıkadıklarını haber verdi. Savaş bitmişti. Şehîdlerin yanlarına gidildi. Peygamber efendimiz (sav), Hazreti Hamza (ra)’nın mübârek cesedinin kesilip Kerem ve iyilik sahibi bir kardeş oğlusun!..” dediler. Bunun üzerine Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-: “–Ben de Hazret-i Yûsuf’un kardeşlerine dediği gibi; «Size bugün (eski yaptıklarınız sebebiyle) hiçbir başa kakma ve ayıplama yok! Allah sizi affetsin! Şüphesiz O, merhametlilerin en merhametlisidir PeygamberEfendimizin başı üzerinde çoğu zaman bir bulut geziyor ve onu güneşten koruyordu. artık gözler ondaydı. Dillerde onun güzelliği, gönüllerde tatlı sevgisi vardı. Konuşulan onun dürüstlüğü, terbiyesi ve ağırbaşlılığıydı. Akranları da onun tatlı arkadaşlığına erişmek için âdetâ yarış ediyorlardı. RecepTayyip Erdoğan. T. C. Cumhurbaşkanı. Sonpeygamber.info gibi Hz. Muhammed (sav) hakkında aydınlatıcı bilgiler içeren internet siteleri ve diğer akademik çalışmalar, özellikle de sundukları doğru bilgilerle batı toplumunun kalbine kasıtlı olarak yerleştirilen birtakım efsanelere/mitlere meydan okumaktadır. Hicri takvime göre Şevval ayındayız. Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa Efendimizin (S.A.V.) de Şevval ayı ile ilgili bir hadis-i şerifi var. Resul-ü Müctebâ Efendimiz şöyle buyuruyor Hz. Muhammed'in hayatı boyunca yaşamış olduğu başlıca olaylardan güzel derlenmiş bazı hikayeler aşağıdaki gibidir: Rahmet Etmeyene Rahmolunmaz. Ebu Hureyre dedi ki: Resulullah (s.a.v)’ın huzurunda bulunuyorduk. Bu arada Hazret durmadan henüz küçük yaşta olan Hasan ve Hüseyin’i öpüyordu. CqXqy. Hz. Muhammedin doğruluğu ve güvenilir kişiliği ile peygamberlik müessesesinin arasında nasıl bir ilişki bulunmakta bu konuda sizlere kısaca bilgiler vereceğiz inşallah Hz. Muhammedin doğruluğu ve güvenilir kişiliği dediğimiz zaman risaletin en önemli konularından biri akla gelir. Zira güvenilirliği olmayan birinin söyleyeceklerinin karşılığı olmaz hem tesiri olmaz. Doğruluk ve Güvenilirlik Peygamberler insanlara tebliğ vazifesi ile gönderilirler bu görevlerini yapabilmeleri için de bazı özelliklere sahip olması iktiza eder. Nedir bunlar doğru olmak, güvenilirlik, emaneti korumak, akıllı ve zeki olmak, günaha girmemek, Allah’ın emirlerini olduğu gibi insanlara ulaştırmaktır. Doğruluk demek sıdk ile ifade edilir yani dürüst olmak, aldatmamak, kendi aleyhine dahi olsa her vakit doğruyu söylemek manasındadır. İşte Peygamberler, sahip oldukları bu hususiyetlerle insanlar için en güzel örnek olmuşlar. Hz. Muhammed de diğer peygamberler gibi üstün ve eşsiz ahlaki huylarıyla insanlara en güzel bir şekilde örnek olmuştur. Doğru olmak ve güvenilirlik ise tüm peygamberlerin ortak davranışıdır. Bu güzel huy ile kendilerine verilen tebliğ vazifesi tam olarak gerçekleşir. Bununla hilesiz yalansız etkili bir tebliğ ortaya çıkar. Hz. Muhammedin doğruluğu dediğimiz vakit ilk akla gelen doğru olmak ve güvenilirliktir. Bu o kadar bariz bir konu idi ki düşmanları tarafından dahi tasdik edilmiştir. Hz. Muhammed insanlığın kurtuluşu için gönderilmiş son peygamberdir. Yüce Allah yine onla beraber son ilahi kitap olan Kur’an-ı Kerim’i onun vasıtasıyla insanlara bildirmiştir. Dolayısıyla Kur’an’ın ilk muhatabı Hz. Peygamber olmuş ve onu en iyi şekilde yaşayarak hem açıklamış hem örnek olmuştur. Güzel Ahlakı Bu konuda Yüce kitabımız “Ant olsun, Allah’ın Resulünde sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.” diyerek bu hususiyeti teyit etmiştir. Hz. Muhammed’in güzel ahlakı ve örnek olması Kur’an-ı Kerim’de “üsve-i hasene güzel örnek” olarak tabir edilir. Nedir üsvei hasene en güzel ahlak, en güzel örnek ve en güzel rol model olmaktır. İşte bunun dost düşman binlerce şahidi vardır. Hz. Muhammed sav kesinlikle yalandan hoşlanmazdı ve yalancıları d ahiç sevmezdi. Şaka dahi olsa yalanı hoş karşılamazdı. Şayet birine söz verirse o sözü mutlaka yerine getirir ve sözünde durur idi. Ondandır ki Hz. Muhammed’in sav bu tutum ve güzel davranışları karşısında onu görenlerin çoğu ondan ayrılmıyor ve yaşantısını görenler ona hayran kalıyorlardı. Bu doğruluk ve güzel ahlaktan dolayıdır ki hak ve doğru yolu gösteren dinimiz kısa bir zamanda hem orada hem dünyada hızla büyüyerek evrensel bir din haline gelmiştir. Bunun en büyük nedeni elbette Hz. Muhammed sav bizatihi kendisinin doğruluktan ve dürüstlükten ayrılmadığı gibi insanların kurtuluşunun da doğrulukta olduğunu bize haber ederek dürüst olanların kıyamet vaktinde peygamberlerle olacağını bildirmiştir. Hz. Muhammedin Doğruluğu Hz. Peygamber hayatının hiçbir döneminde doğruluktan ayrılmamıştır. Onu her daim izleyen düşmanları yani müşrikler o bir yalancıdır diye asla bir ifadeleri yoktur. Örnek mi Hz. Muhammed Safa tepesinde Mekkelileri tebliğ için bir araya toplamış ve onalar demiş ki “Şu vadinin arkasında size saldırmak isteyen düşman askerleri var desem inanır mısınız?” onlar hep birden, “Evet, inanırız… senin bugüne kadar hiç yalan söylediğinin vaki olmamıştır, hiç görmedik…” demişler. İşte hicret olmadan evvel kendi yatağına bıraktığı ve Hz Ali’ye verdiği emanetler kimindi? Müşriklerindi yani onlar kendi ailelerine güvenmemiş lakin Allah Resulune sav güvenmişlerdi. İlginç değil mi? Hz. Muhammedin doğruluğu için o toplum içindeki vasfı ne idi? El Emin yani güvenilir kişi değil miydi? Bu vasfı ona o zamanın toplumunun genel iradesi ile vermişlerdi. Bu vasfı hayatının hiçbir dönemimde değişmemiştir. En büyük düşmanlarından biri olan Ebu Cehil dahi peygamberimizin doğruluğunu tasdik ediyordu. Müşriklerin ileri gelenlerinden olan Haris b. Amir de şöyle diyor. “Ey Muhammed, Vallahi sen bize hiç yalan söylemedin, lakin biz sana tabi olursak yerimizden olacağız, bunun için iman etmiyoruz.” Bakınız hayatından asırlar sonra gelen bir Fransız dahi diyor ki ne derseniz deyin ama yalancı demeyin zira ben yıllarca araştırdım ama bulamadım diyor. Bir hakikat ki ne onun döneminde yaşayan düşmanları olsun ne de sonraki gelenler asla onun doğruluğuna ve dürüstlüğüne bir şey diyememişler. Dikkat ettik mi düşmanları diyoruz sevdikleri muhabbetle demeleri doğaldır ama düşmanları bunu ifade ediyorlarsa bu büyük bir delildir ki asırlar bunun şahitleri ile doludur. Peygamberimize sav insanların hayırlısı kim diye sual edildiğinde “Her temiz kalpli ve doğru sözlü olanlardır” buyurmuşlardır. Evet dinimizin esası güzel ahlak ve doğruluktur. Bu hakikati yaşayanlardan ve temsil edenlerden olmayı Allah bizlere nasip etsin inşallah. ~Merhaba~Hz. Muhammed sabrı İle örnek olur biz çocuklara. Sabır , en çok çocuklu yaşlarda zorlu olur. Çünkü , çocukların hazneleri daha gelişmediğinden bu onları heyecana iter. Ve sabır heyecanı barındırmaz. Hz. Muhammed pek çok yönüyle örnek olur sabıra. Sabır denilince aslında akla ilk onun gelmesi gerekir. Hz. Muhammed açık davete başladığı dönemde müşrikler ona taş atarlardı. Hatta öyle bir hal alırdı ki bu durum bir ara , Hz. Muhammed namaz kılarken üzerine tam net olmasa da ya dışkı ya da hayvan organları bırakmışlardı. Ve buna rağmen o , onlara hala hayırlı dualar ederdi. Asla beddua ermezdi. Hz. Muhammed 'in taif'e yolculuğu sırasında taşlanmıştı. O sırada ALLAH Cebrail İle bir vahiy indirmiştir ;" Ya Muhammed ! istersen taif halkını şuracıkta taşlara gömelim. "Fakat Hz. Peygamber ;" Hayır ! Olurda belki içlerinden iman edenler çıkar. " , demişti. başarılarbeyazhayallerBJK1903 Peygamber Efendimizin Dürüst Kişiliği Peygamber Efendimizin Dürüstlüğü Hakkında Peygamber Efendimiz sav doğruluğu dürüstlüğü Hz, Muhammed yirmibeş yaşlarına geldiği zaman Mekke şehrinde onun dürüst ve namuslu bir genç olduğunu artık herkes biliyordu. Şehirde zengin ve dul bir kadın vardı; adı Hatice idi. Hemşehrileri, kendisine temiz ve tüccar kadın anlamına gelen "et-Tâciretüt-Tâhire" diyorlardı. İki defa evlenmiş ve her evliliğinden birer çocuğu olmuş olmasına rağmen hâlâ genç sayılırdı. Güzelliğinin şöhreti zenginliğinden daha az değildi. Mekke'nin ileri gelenleri tarafından defalarca evlilik teklifi almış olmasına rağmen hepsini geri çevirmişti. İlk vahyin heyecanından çok etkilenen ve dönüp evine geldiği zaman bile titremesi devem eden Hz. Peygamber, uykudan uyanıp kendine geldiği zaman, gördüğü şeyin kendisi için bir uğur ve beşaret mi, yoksa bir uğursuzluk mu olduğuna bir türlü karar veremezken, Hz. Hatice, ona"Korkma, Allah seni asla fenalığa terketmez. Olsa olsa sana iyilik eder. Çünkü hısım akrabana yardım edersin, aileni korursun, herkese doğru yolu gösterir, yetimleri kayırırsın. Sözün doğrusunu söylersin, emânete hıyanet etmezsin, felâkete uğrayanların yardımına koşar, fakir fukaraya iyilik edersin ve herkese karşı nazik ve saygılı davranırsın"dedi. Böylece bu hadisenin sevgili eşi için mutlaka bir hayır ve uğur olduğuna olan inancını dile getirdi. Kaba kuvvetin ve zorbalığın simgesi sayılan Ebu Cehil bile birgün ona karşı şöyle bir itirafta bulunmak zorunda kaldı ve dedi ki "Ey Muhammed, biz seni küçük yaştan beri yakından tanıyoruz. Şimdiye kadar hiçbir konuda yanlış yaptığını ve yalan söylediğini işitmedik. Dürüst ve iffetli biri olduğun için biz sana Muhammed'ül-Emîn adını verdik. Ayet diye okuduğun şeyler hakkında da senin yalan söylemediğini ve bu konuda samimi olduğunu biliyoruz. Fakat sana vahiy getirdiğini söylediğin o melek midir, nedir, o var ya işte o seni kandırıyor. Sakın ona aldanma, bu işten vazgeç!" Bunun üzerine inen âyette "İşte görüyorsun ya, onlar sana, yalancısın diyemiyorlar, fakat o zalimler Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorlar" En'âm 6/33 buyuruluyor ve onun inkâr edilemez dürüstlüğü vurgulanıyordu. Peygamberimiz, dogruluk ve dürüstlügün en güzel örnegi idi. O, çocuklugundan itibaren dogruluktan ayrilmamis, hiç yalan söylememistir. Peygamberliginden önceki gençlik döneminde dogrulugu ve güvenilir kisiliginden dolayi kendisine, “Muhammedül-Emin yani, “Güvenilir Muhammed denilirdi. Düsmanlari bile onun dogrulugunu kabul etmis, kendisine yalanci diyememislerdi. Peygamberimizin en büyük düsmani Ebü Cehil “Muhammed! Biz seni yalanlamiyoruz, san bizim kanaatimize göre dogrusun. Biz ancak senin getirdigini yalanliyoruz. Demis, bu söz Peygamberimizi üzmüstü. Bunun üzerine “Onlarin söylediklerinin seni üzdügünü elbette biliyoruz. Aslinda onlar seni yalanlamiyorlar, fakat o zalimler, açiktan açigi Allahin ayetlerini inkar ediyorlar. Ayeti inmistir. Kureysin ileri gelenlerinden Haris b. Amir de söyle demistir. “Ey Muhammed, vallahi sen bize hiç yalan söylemedin, fakat biz sana uyarsak yerimizden olacagiz, bundan dolayi iman etmiyoruz. Ebü Süfyan Müslüman olmadan önce ticaret amaciyla Sama gittigi zaman Bizans Imparatoru Onu kabul etmis ve Peygamberimizle ilgili kendisine bazi sorular sormustu. Bu sorulardan birisi de söyle idi Peygamberlik iddiasinda bulunan bu zatin, daha önce hiç yalan söyledigini duydunuz mu? Ebü Süfyan Asla, yalan söyledigini hiç duymadik, diye cevap vermistir. Bunun üzerine Imparator Size peygamberlik iddiasinda bulunan bu zatin evvelce hiç yalan söyleyip söylemedigini sordum. Onun hiç yalan söylemedigin ifade ettiniz. Sayet bu zat Allah hakkinda yalan söylemis olsa daha evvel insanlara yalan söylemesi gerekirdi, demis ve Peygamberimizin dogrulugu sebebiyle gerçekten peygamber oldugunu ifade etmistir. Peygamber oldugu zaman Mekkede halkini Islama davet için toplamisti. Safa tepesine çikarak orada toplananlari “Ey Kureys halki! Size bu dagin arkasinda bir düsman ordusunu geldigini söylesem bana inanir misiniz? dedi, orada bulunanlar “Hepimiz inaniriz, çünkü sen ömründe yalan söylemedin diye cevap verdiler. Bu toplulugun içinde Peygamberimizin en azili düsmanlari da vardi. Onlar da Peygamberimizin dogrulugunu itiraf etmislerdi. Peygamberimiz, kendisi dogru sözlü oldugu gibi bizim de dogru olmamizi ve yalanciliktan sakinmamizi istemis ve söyle buyurmustur. “Dogruluktan ayrilmayin. Zira dogruluk iyilikle beraberdir. Dogru ve iyi olanlar cennettedirler. Yalandan kaçinin, çünkü yalan kötülükle beraberdir. Yalan söyleyen ve kötülük edenler de cehennemdedirler. O, yalandan hiç hoslanmaz, yalancilari sevmezdi. Peygamberimiz çocuklari kandirmak için yalan söylenmesini de iyi karsilamamistir. Abdullah b. Amr diyor ki Peygamberimiz bir gün evimizde bulundugu bir sirada annem bana “Gel sana bir sey verecegim diye çagirdi. Peygamberimiz anneme Çocuga ne vermek istedin? Diye sorunca annem Hurma verecegim, diye cevap verdi. Bunun üzerin Peygamberimiz “Egen onu aldatip bir sey vermeseydin, sana bir yalan günahi yazilirdi. Buyurdu. Muhammed sav, 571 yılında Mekke'de doğdu. Mekke'nin ve Arabistan'ın en nüfuslu kabilesi olan Kureyş'in, Benihaşim Haşimoğulları boyundandır. Babası Kureyş kabilesinin lideri ve Mekke yöneticisi olan Abdülmuttalip'in oğlu Abdullah, annesi ise yine aynı kabilenin Zühre boyundan Vehb bin Abd Menaf'ın kızı Amine 8, 2020Son peygamber kimdir kısaca bilgi?Muhammed son kez Müslümanlarla beraber 632 yılında hacca gitti ve buna Veda Haccı adı verildi. Veda Haccı'nda 100 bin Müslümana veda niteliğinde konuşan Hz. Muhammed 632 yılında Medine'de vefat etti. Kabri Medine'de Ravza-ı Mutahhara'da Muhammed nasıl biriydi kısaca?Erişkinlik çağına gelince mükemmel bir insan olarak çevresi tarafından biliniyordu. Dürüstlüğü ve güzel ahlakı ile çevresine örnek oluyordu. O kadar güvenilir bir insandı ki çevresindeki herkes ona "Muhammed-ül Emin" lakabını vermiştir. "Muhammed-ül Emin" güvenilir muhammed anlamına Efendimiz hangi soydan gelmektedir?Peygamberimiz Hz. Muhammed ise Hz. İsmail'in soyundan gelmişti. Peygamberlik Hatemü-l Enbiya olan Rasulullah Efendimiz efendimiz nasıl bir insandı?Peygamber Efendimiz'in ahlâkî yönüne Mekkeliler de saygı duyuyorlardı. Çocukluğundan itibaren onu, sözünde doğru, güvenilir, cömert, rahmet ve merhameti geniş ve herkese yardım eden gibi iyi vasıflarla tanıyorlar; düşmanları bile onun bu yönünü görmezlikten peygamber kimdir?Adem'in soyundan gelen bu peygamberlerden beş tanesi için “Adem oğlunun en seçkini beş kişidir, Nuh, Ibrahim, Musa, İsa ve Muhammed'dir. Efendimizin eşlerinin isimleri nelerdir?Hafsa'yla, Hz. Hatice'nin ölümü sonrasındaki üçüncü evliliğini yaptı. Diğer eşleri ise sırasıyla şunlardır “Zeyneb bint Huzeyme, Ümmü Seleme, Zeyneb bint Cahş, Cüveyriye bint Hâris, Reyhâne bint Zeyd, Safiyye bint Huyey, Ümmü Habîbe bint Ebû Süfyan, Mâriye ve Meymûne bint Haris.” Muhammed nasıl görünüyordu?"Peygamber Efendimiz sav, ne aşırı derecede uzun, ne de kısa idi; O bulunduğu topluluğun orta boylusu idi. Saçları, ne kıvırcık ne de dümdüzdü; hafifçe dalgalı idi. Mübarek yüzlerinin rengi kırmızıya çalar şekilde beyaz; gözleri siyah; kirpikleri sık ve uzun; omuz başları iri yapılı idi… Yazı dolaşımı Peygamber Efendimizin Affediciliği İle İlgili Hikaye Peygamber Efendimizin Affediciliğini hepimiz Efendimizin Görevi çok zordu, yolu dimdik yokuştu. Çünkü ahlaksızlık ahlakın yerine Efendimizin Affediciliği ile ilgili kısa bir hikaye paylaşmak istiyorum sizlerle umarım İkrime'nin İbretlik hikayesi anlatılıyor bu kısa hikayede dikkatlice okumanızı tavsiye ediyorum.. Hazreti İkrime’nin ibretlik hikayesi Sahabe sırasına adını yazdırınca, eşini de kurtarmak istedi. Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem, isteğini onayladı. Herkese olan bağış, inanılacak gibi değildi ama ona da vardı. O ki, hakkındaki ölüm fermanını, kendisi de haklı görerek kaçmıştı. Eşi düştü peşine ve onu buldu sonunda - Gel ve bu bağıştan sen de yararlan! Dedi ona - Benim affım mümkün değil, dedi İkrime. Çünkü benim yaptığımı kimse yapmadı Hz. Muhammed’e ve İslam’a… Beni ancak ölüm paklar. - Sen gel de gör, af ırmağını, nasıl da akıyor çağıl çağıl… Ondan nasiplenmeyen kul olamaz bu dünyada, ne olur gel, diye yalvardı eşine. - Ama ben, Ebu Cehil’in oğluyum, dedi o. Hanımı müjdeyi verdi - Olsun, buna rağmen, sana da eman var. O şefkatli sine, sana da açık. O’nda söz senettir; aksi mümkün değildir. İkrime, eşinin ısrarını cevapsız bırakamadı ve rahmet iklimine gelmeyi kabul etmişti. Yöneldi ve yürüdü, O’na doğru… Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem çevresindekilere buyurdu ki; İkrime bize geliyor. Dostça bir gelişle geliyor. O burada iken, sakın ola babası hakkında onu rencide edici bir şey söylemeyin! Nihayet geldi İkrime ve teslim oldu Allah’ın Rasulüne, nurlanıverdi imanla. Hz. İkrime radıyallahu anh oldu. Ve yakardı Rabbine “İslam’a ne kadar düşmanlık ettiysem daha fazla dostluk etmeden canımı alma, bana fırsat ver Allah’ım!…” dedi. Bu fırsat sunuldu ona. Zira dilekler dualaşır, dualar gerçekleşirdi. En zor ve en tehlikeli alanlarda savaştı. Ve bir cihat meydanında yaralanıp yere düştü. Hemen yanına da oğlu serildi bir kılıç darbesiyle… O sırada, yaralılara su dağıtmakta olan Hz. Ömer radıyallahu anhu onları gördü ve hemen yanlarına geldi. İkrime, Müslüman olduğu gün Hz. Ömer’in kendisine söylediği bir sözü hatırladı. Demişti ki Hz. Ömer - İkrime, Resulullah seni affetti, Müslüman oldun ama herhalde Allah seni bazı nimetlerden mahrum eder. Çünkü sen, İslam’a çok zarar verdin; Resulullah’ı çok üzdün. - Mesela, dedi İkrime… - Mesela, sana şehitlik nasip olmaz sanırım. Kan revan içinde, oğluyla yan yana yatan İkrime radıyallahu anhu bu muhavereyi hatırlattı Hz. Ömer’e ve dedi ki büyük bir sevinç ve iftiharla - Ya Ömer, görüyor musun şimdi? Hem de oğlumla birlikte şehit oluyoruz. Hz. İkrime, affedilmenin hakkını böylece vermiş, düşmanlığını her bakımdan geçen ve unutturan bir dostlukla, İslam büyükleri arasındaki yerini almıştı. Nebevi ahlak tek çözüm Beşer arasında, affetmekte, Efendimiz aleyhissalatu vesselamı geçebilecek hiç kimse yaşamadı yeryüzünde… Bağışlamakta, eteklerine ulaşamaz hiçbir insan. Ne kin tuttu kimseye ne de intikam peşinde oldu. Hep affetti. Böyle başlattı, mutluluk çağını… Şimdi bir kan ve kin dünyasında bunalıyoruz. Bilerek, ya da bilmeyerek, O’nun güzel gönlünü arıyoruz. Hep bağıştan, barıştan, aftan ve merhametten yana olan o muhteşem gönle, ne kadar muhtacız... Gel ey Muhammed sallallahu aleyhi vesellem!” diye serenatlar dizmek, süslü cümleler söylemek, çözüm için yeterli değildir. Çözüm, o yürek güzelliğini paylaşmak ve yaşamaktır. Muhammedi ahlakla yeniden dirilmeden, O’na layık ümmet olunamaz. Ümmet olunmayınca da “illet” olunur. O zaman da hem bize hem de bütün insanlığa, çok yazık olur. Yolu dışında yol kalmadı; ahlakından başka da ahlak… İnsanlık için bir dehlize döndü dünya ya da çıkmaz sokak… Tek yol, yegâne çözüm, Sünnet-i Seniyye… Başka türlü, insan insan olarak kalamayacak…

peygamber efendimizin dürüstlüğü ile ilgili kısa hikayeler