🥇 Sokak Hayvanlarının Korunması Hakkında Bir Yazı Kısa

G2DuuC. İçişleri Bakanı Sayın Süleyman SOYLU’nun talimatıyla 2020 yılında çevre, doğa ve hayvanlara yönelik işlenen suçların engellenmesi, işlendiyse faillerinin yakalanabilmesi amacıyla Emniyet ve Jandarma teşkilatı bünyesinde Çevre, Doğa ve Hayvanları Koruma birimleri kurularak faaliyete başladı. Gümüşhane Emniyet Müdürlüğü bünyesinde hizmet veren kısa adı HAYDİ olan Hayvan Durum İzleme birimi, yani HAYDİ polisleri soğuk kış mevsiminde yardıma muhtaç, sahipsiz sokak köpeklerinin korunması için Zigana Dağı tünel girişine on adet köpek kulübesi yerleştirerek, sahipsiz hayvanlara gıda desteği sağladı. Kış mevsimi nedeniyle yiyecek bulmakta zorlanan sokak hayvanlarına zorlu kış şartlarında güvenli ve sıcak bir yuva kazandırmak amacıyla başlatılan çalışmalar kapsamında, yapılan hayvan yuvaları ve mamalar şehirde tespit edilen yerlere yerleştirildi. Yürütülen çalışmalar hakkında açıklamada bulunan Gümüşhane Valisi Kamuran TAŞBİLEK, doğada sıcak bir yuvadan uzakta yaşamını sürdüren sokak hayvanlarının insan desteğine olan ihtiyacına yönelik farkındalık oluşturmayı hedeflediklerini belirterek “Bizim geleneğimizde ve kültürümüzde hayvanlara karşı sevgi ve şefkat göstermek vardır. Yiyecekten sonra en büyük ihtiyaç olan barınma için kış aylarında özellikle yavrulu annelere yuva oluşturmak çok önemli. Zigana Dağı tünel girişine yerleştirilen köpek kulübeleri, onların hayata tutunmaları için büyük destek olacak. Ayrıca yalnızca sokaklarda yaşayan değil barınak şartlarında yaşamak zorunda olan hayvan dostlarımızı da unutmamak gerekir. İl Özel İdaremizce de ilimizdeki tüm yatılı okullardan toplanan yemek ve ekmek artıkları, Gümüşhane Belediyesine ait hayvan barınağına ulaştırıyor. Yine İl Özel İdaremizce satın alınan kedi, köpek maması ve yabani kuşlar için buğday, arpa gibi tahıllar doğada tespit edilen noktalara görevliler tarafından periyodik olarak bırakılmakta. Hayatı paylaştığımız değerli dostlarımızın bizim üzerimizde hakları oldukları inancıyla hareket ederek onlara toplumumuzun her bir ferdinin sahip çıkması gerekir. Özellikle kış mevsiminde yiyecek temini ve korunaklı ortam oluşturma noktasında değerli vatandaşlarımızın meseleyi sahiplenmesi ve onları gözetmesi çok önemlidir. Emniyet Müdürlüğümüzce yapılan çalışmalar bu açıdan çok değerli ve önemli. Yapılan çalışmalara katkı koyan Emniyet Müdürlüğümüz kadrosundaki tüm arkadaşlarıma, İl Özel İdare çalışanlarımıza ve duyarlılık gösteren değerli hemşehrilerimize teşekkür ediyorum.” dedi. Gaziantep’te dört yaşındaki bir çocuğun, iki pitbull köpeği tarafından yaralanması ve buna ilişkin Cumhurbaşkanı’nın yaptığı açıklamalar üzerine ciddi bir tartışma başladı.[1] Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları hem “tehlikeli” addedilen ev hayvanlarını hem bunların sahibi olan “Beyaz Türkleri” hem de sokak hayvanlarını hedef aldı.[2] Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı da bu açıklamalar doğrultusunda sayılabilecek, karmaşık bir genelgeyi tüm valilik ve belediyelere gönderdi.[3] Öncelikle hayvan hakları konusundan kısaca bahsedip güncel durumu hâlihazırda geçerli olan mevzuat ışığında değerlendirelim. Genel olarak hayvanların hukuki durumu Uluslararası ve ulusal literatürde hayvanların hukuken kişi olarak tanınması ve haklarının anayasal güvenceye kavuşturulması yönündeki fikirler yoğunluk kazanmaktadır. Acı çekme yetisi ve özbilince sahip olma gibi ölçütler üzerinden bir ayrıma giden yenilikçi görüşler, bu özelliklere sahip olan hayvanların başta yaşam hakkı olmak üzere – hayvanlar bakımından anlamlı olan, hayvanların çıkarına hizmet edebilecek nitelikteki – birtakım haklara sahip olduğunun kabulünü savunmaktadır.[4] Bu yönde yasal düzenlemeler yapılması yönünde sivil toplumun bir kesimi tarafından hatırı sayılır bir baskı uygulanmaktadır. Ne var ki hayvanlara eşitlikçi nitelikte haklar tanınması talebi gerçek anlamda ve geniş düzlemde kabul görmüş değildir. Çeşitli ülkelerde bu yönde kıpırdanmalar olsa da hayvan hakları hareketlerini tatmin edecek düzeyde bir yasal düzenleme dünya genelinde mevcut değildir. Nitekim hayvanlara ödev/sorumluluk sahipliği tanınması mümkün olmaksızın hak özneliği atfedilmesi, hayvanları da kendi içinde özellikle bilinç gibi aslında insan merkezci sayılabilecek ölçütlerle ayırmanın da türcülük ile suçlanmaya yatkın olması vb. nedenlerle bu görüşler teorik olarak da tartışmaya açık durumdadır. Literatürde hayvanlara insanınkinden ayrı, özel bir hak özneliği tanınması veyahut böyle bir tanımlama olmaksızın hayvanların ceza hukuku seviyesinde korunması gerektiği yönünde görüşler de mevcuttur. Ancak hayvanların, Roma hukukundan beri, eşya niteliğinde olduğu kabul edilmektedir. İnsanların hayvanlardan faydalandığı bir düzende bu hukuki kabul zorunludur. Hayvanlar, yumuşatıcı birtakım düzenlemeler bulunsa da günümüzde de hukuken eşya niteliğini korumaktadır. Örneğin Alman Medeni Kanun’una 1990 yılında eklenen 90a maddesi “Hayvanlar eşya değildir.” şeklinde net bir ifade ile başlamakta, hayvanların özel düzenlemelerle öncelikle Tierschutzgesetz – Hayvanları Koruma Kanunu ile korunacağını öngörmektedir. Fakat aynı madde, özel bir düzenleme bulunmadığı sürece eşyaya yönelik düzenlemelerin hayvanlar bakımından da uygulanacağı belirlemesiyle bitmektedir. Bizim hukukumuz bakımından da durum benzerdir. Türk Medeni Kanunu’nda hayvan haklarına ilişkin özel bir vurgu bulunmamaktadır, genel olarak hayvanlar üzerindeki başta mülkiyet hakkı olmak üzere haklara ve hayvan sahipliğinin doğurduğu sorumluluklara ilişkin düzenlemeler öngörülmüştür. Buna karşın, bizim hukuk sistemimizde de hayvan basit bir eşyadan ibaret değildir. Hayvanların özel statüsü, 2004 yılında yürürlüğe giren Hayvanları Koruma Kanunu HKK ile yasal garanti altına alınmıştır. Kanundaki düzenlemeye göre “Bütün hayvanlar eşit doğar ve bu Kanun hükümleri çerçevesinde yaşama hakkına sahiptir.”[5] Yaşam hakkının ihlali belirli hastalık halleri ve hayvanlardan gıda olarak faydalanılması halleriyle sınırlıdır.[6] Bunun yanında hayvanlara yönelik her türlü kötü muamele – yasanın cevaz verdiği öldürme hallerinde dahi – yasaklanmıştır.[7] Kanunda hayvanları korumaya yönelik geniş kapsamlı yasaklar öngörülmüştür. Buna karşın hayvanların öldürülmesi ve çeşitli kötü muamelelere maruz bırakılmasına yönelik bu yasakları ihlal etmek, kanunun ilk halinde suç değil kabahat olarak düzenlenmişti. Dolayısıyla bu fiillerin karşılığı hapis ve adli para cezası değil, idari para cezası olmaktaydı. Yalnızca sahipli hayvana yönelik fiiller hırsızlık, mala zarar verme vb. malvarlığına karşı suçların veya çevre suçlarının konusu olmaktaydı.[8] Bu suçlarda mağdur hayvanın kendisi değil sahibi olan kişiydi. Sağlanan yasal garantinin seviyesi tartışma konusu olmakta, yetersiz bulunmaktaydı.[9] Bu yönde getirilen eleştiriler doğrultusunda tarihinde yürürlüğe giren değişiklik kanunuyla – bir kısmı daha önce kabahat olan – bir kısım fiil suç olarak düzenlendi.[10] HKK m. 28/A’da yer alan suçlar ve cezaları şu şekildedir Ayrıca aşağıdaki hallerde cezada yarı oranında artırım yapılır - Aynı fiille birden fazla hayvanın mağdur olması - Failin hayvanın sağlığı, gözetimi, korunması ile görevli olması Almanya örneğinde ise omurgalı hayvanlarla sınırlı olarak kötü muamele ve makul bir sebep olmaksızın işlenen öldürme fiilleri suç olarak düzenlenmiştir.[11] Örneğin hayvana karşı işlenen cinsel saldırı fiilleri ise cezası en fazla € idari para cezası olan bir kabahat olarak kabul edilmiştir.[12] Güncel durumun yasal düzenlemeler ışığında değerlendirilmesi 1. Tehlikeli hayvanların denetlenmesinin hukuki zemini bulunmaktadır. Zira HKK m. 14/l’ye göre “Bakanlıkça belirlenen tehlike arz eden hayvanları üretmek, sahiplenmek, sahiplendirmek, barındırmak, beslemek, takas etmek, sergilemek, hediye etmek ve bunların ülkemize girişini, satışını ve reklamını yapmak”[13] yasaktır. Burada dikkat edilecek ilk husus ucu açık bir tehlike arz eden hayvan kategorisi oluşturulduğu ve bu belirlemenin Bakanlığa bırakıldığıdır. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı da bu hükme dayanarak tarihinde yayınladığı genelgede “Amerikan Pitbull Terrier, Dogo Argentino, Fila Brasilerio, Japanese Tosa, American Staffordshire Terrier ve American Bully” ırkları tehlikeli ilan etmiştir.[14] Bunun yanında sahiplenmek, beslemek, barındırmak fiillerinin yasak kapsamında olması göze çarpmaktadır. Belirtmek gerekir ki bu fiillerin üçü de Temmuz 2021 öncesinde kanun maddesinde yer almamaktaydı. Bir değişiklik kanunuyla bu fiiller metne eklenmiş fakat yürürlük tarihinden önce tehlike arz eden ırktan bir köpek edinmiş olan kişiler için bir istisna hükmü getirilmişti. Kanunun yürürlük tarihinden itibaren 6 aylık bir süre içinde hayvanını “kısırlaştıran ve buna dair belgeyle birlikte Bakanlığa başvurarak veri tabanına kayıt ettirenler”e idari yaptırım hükümlerinin uygulanmayacağı öngörülmüştü.[15] Yine bu değişiklik kanunuyla bu hayvanları “kayıt belgesiz, ağızlıksız ve tasmasız olarak dolaştır[ma], halkın yoğun olarak bulunduğu yerler ile çocuk oyun alanları ve parklarına sok[ma]” yasağı getirilmişti. Konunun gündem olması ve Bakanlığın tarihli genelgesi ile oluşan panikle bazı kişilerin tehlikeli sayılan hayvanlarını sokağa bıraktıkları haberlere yansıdı.[16] Belirtmek gerekir ki ev hayvanını terk etme fiili kabahat teşkil etmektedir ve 2 bin lira idari para cezası bulunmaktadır.[17] Benzer düzenlemeler Almanya’da da mevcuttur ancak belirleme kanun ile yapılmaktadır. Pitbull-Terrier, American Staffordshire-Terrier, Staffordshire-Bullterrier, Bullterrier ırkları federal seviyede tehlikeli köpek statüsündedir, ülkeye sokulması kural olarak yasaktır.[18] Bunlara ek olarak eyalet kanunlarında genelde Bullmastiff, Cane Corso, Dogo Argentino, Bordeaux Dogge ırkları tehlikeli kabul edilmekte ve bu köpeklere sahip olmak özel izin gerektirmektedir. Ülkemizde de bu şekilde bir düzenleme yapılması düşünülebilir. Hayvan hakları örgütleri ise bir köpeğin sadece ırkı sebebiyle tehlikeli kabul edilmesinin yerinde olmadığı, bunun genelde köpeğin yetiştirilme şeklinden kaynaklandığını savunmaktadır. Belirli köpeklerin ön plana çıkmasını ise dış görünüşleri ve suç çevrelerinde sıkça tercih edilmesine bağlamaktadır. Bu bağlamda PETA, 2019 yılında Berlin’deki ısırma vakası istatistiklerini delil olarak göstermektedir.[19] Zira tehlikeli kabul edilen köpekler tarafından gerçekleştirilen ısırma vakaları genelin %13,5’ini oluşturmaktadır. Bu oran bir insanın ağır yaralandığı vakalarda %9’dur.[20] Bu veri, tehlikeli hayvanların ev hayvanlarına oranı bilinmeksizin kesin bir çıkarıma elverişli olmasa da dikkat çekicidir. 2. Cumhurbaşkanı’nın barınaklarla ilgili “Sahipsiz hayvanların yeri sokaklar değil barınaklardır.”, “Sahipsiz hayvanlar için lütfen ön alın, sıcak ve güvenli barınaklar kurarak gıda artıklarından hayvan maması üretimini teşvik ederek pek çok gönül kazanabilirsiniz.” gibi açıklamaları oldu.[21] Sahipsiz hayvanların[22] yerinin sokaklar değil barınaklar olduğuna yönelik açıklama HKK ile doğrudan çelişmektedir. Zira Kanun’un 6. maddesi uyarınca sahipsiz hayvanların bakımevine götürülmesi zorunlu olsa da “kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen hayvanların kaydedildikten sonra öncelikle alındıkları ortama bırakılmaları esastır”.[23] Dolayısıyla sokak hayvanlarının anılan işlemler haricinde bakımevlerinde tutulmaları kanun hükmünü ihlal edecektir. Kanuna aykırı emir veren amirin sorumluluğu kesindir. Emri alan memur ise sorumluluktan kurtulmak için durumu amirine bildirmekle yükümlüdür. Bildirime rağmen amir emrini yazılı olarak yinelerse memur emri yerine getirmek zorundadır. Bu durumda sorumluluk tek başına amire ait olur. Meğerki emrin içeriği suç teşkil etsin… İçeriği suç teşkil eden emir hiçbir şartta yerine getirilemez. Aksi halde hem emri veren amir hem emri yerine getiren memur ilgili suçtan sorumlu tutulur. HKK yukarıda gösterildiği üzere yeni suç düzenlemeleri içermektedir. İlgili emrin yerine getirilmesi bu suçlardan birine vücut verdiği takdirde fiili bizzat işleyen memur ile birlikte emri veren amirin sorumluluğu da söz konusu olur. Bu bağlamda ilk olarak hayvana karşı işkence, acımasızca ve zalimce muamele etme fiilleri gündeme gelecektir. Kanunen zaten gerekli bakımı ve kontrolü yakın zamanda yapıldığı için barınağa götürülmesi kanunen söz konusu olmayan hayvanların zorla barınağa götürülmesi veya gerekli bakımı ve kontrolü yapılmış, sakıncalı bir durumu bulunmadığı görülmüş olan hayvanların barınakta alıkonulması fiilleri bakımından bu suçtan sorumluluk doğabilecektir. Özellikle barınakların ciddi fiziki yetersizliklerine ilişkin iddialar[24] göz önünde bulundurulduğunda suçun oluşması kuvvetle muhtemeldir. Medyada sıkça yer alan sürek avı niteliğindeki eylemler sonucunda hayvanların öldürülmesi veya hayatta kalma olasılıklarının düşük olduğu yerlere götürülmeleri bakımından da HKK m. 28/A gereği suç oluşacağı açıktır. Ayrıca Türkiye’nin içinde bulunduğu hukuksuzluk sarmalı bakımından fazla incelikli bir husus olmakla birlikte cumhurbaşkanı belediyelere hukuken emir ve talimat veremez. Zira belediyeler yerinden yönetim esasına dayanan, idari teşkilatta hiyerarşik üstü bulunmayan kamu tüzel kişilikleridir. Merkezi yönetimin belediyeler üzerindeki idari vesayeti yalnızca sınırlı bir kontrol mekanizmasını içerir ve buna talimat verme yetkisi dâhil değildir. Dolayısıyla belediye başkanlarına yapılan yeni barınaklar kurma ve sahipsiz hayvanları toplayarak buraya yerleştirme çağrısı, hukuken etkili bir talimat teşkil etmemektedir. Aynı durum valiliklerin yanında tüm belediyelere gönderildiği ifade edilen bakanlık genelgesi bakımından da geçerlidir. Gerçi genelgenin 8. maddesi tüm hayvanların barınaklara toplanacağı endişesine sebep olmuş olsa da bütünsel bir yorumla buradaki ifadenin genel prosedürün işletilmesine toplama, kısırlaştırma, aşılama, rehabilite etme, geri bırakma işaret ettiği anlaşılmaktadır. Zira aksi yorum genelgenin 10. maddesindeki sahipsiz hayvanlar için belirli yerlerde yemek ve su bulundurulmasına yönelik talimat ile çelişecektir. Hem belediyeler bakımından hukuken geçerli bir talimat bulunmaması hem de Cumhurbaşkanı’nın talimatının esasen “sıcak ve güvenli barınaklar” kurmayı da içermesi bakımından kanuna aykırı olan ve hayvanların zarara uğradığı uygulamalardan amir sıfatıyla başta belediye başkanlarının sorumlu olacağı anlaşılmaktadır. HKK’da sayılan suçların yanında TCK’da düzenlenen görevi kötüye kullanma m. 257 ve kamu görevine ait araç ve gereçleri suçta kullanma m. 266 suçları da gündeme gelebilecektir. Bunların yanında kanunlara uymamaya tahrikin de suç olduğunu unutmamak gerekir. Türk Ceza Kanunu’nun 217. maddesi şu şekildedir “Halkı kanunlara uymamaya alenen tahrik eden kişi, tahrikin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.” Bu bakımdan halkı etkileme potansiyeli olan kişiler – bilhassa herhangi bir suçla anılmamak konusunda yüksek hassasiyeti olan, hukuka saygılı ve adaletli olmayı ülkü edinmiş kamu görevlileri – kullandıkları ifadelerde kanuni sınırlara azami özen göstermelidir. 3. Son olarak sahipli hayvanların verdiği zararlar bakımından sahiplerinin hem tazminat yükümlülüğü hem cezai sorumluluğunun doğabileceğini belirtelim. Yargıtay, sahibi tarafından uygun şekilde kontrol edilmeyen hayvanların başka insanlara yönelik saldırılardan dolayı hayvan sahibini taksirle yaralama suçundan sorumlu tutmaktadır. Bunun yanında Hayvanın tehlike yaratabilecek şekilde serbest bırakılması başlıklı TCK m. 177 gereği “[g]özetimi altında bulunan hayvanı başkalarının hayatı veya sağlığı bakımından tehlikeli olabilecek şekilde serbest bırakan veya bunların kontrol altına alınmasında ihmal gösteren kişi” de suç işlemiş olacaktır. Sonuç Kanun yapma faaliyeti; çeşitli yararlar arasındaki durağan olmayan dengenin tespiti, takibi ve kurala bağlanması sanatıdır. Bugünün dengesinde hayvanların çıkarlarının göz ardı edilemeyeceği, insanların çıkarları karşısında ciddi bir ağırlık oluşturduğu, yasak ve kısıtlamalar gölgesine sıkıştıralamayacağı açıktır. Konuya bu bakış açısından yaklaşmak Türkiye’nin imzacısı olduğu Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi’nin de bir gereğidir. Bu bağlamda tehlikeli hayvan kategorisi dâhilindeki yasakların bilimsel temelde gözden geçirilmesi gerekmektedir. Ayrıca idarenin işlemlerinin sokak hayvanları hakkındaki mevcut düzenlemelere uygun olması kuşkusuz zorunludur ki bu pek de sanat sayılacak bir iş değildir. [1] DW Türkçe’nin ilgili video haberi için bkz. [2] [3] [4] Bu hususta geniş bilgi için bkz. Serkan Köybaşı, Yeni Bir Anayasal Hak Öznesi Olarak Hayvan – I ve II, Anayasa Hukuku Dergisi, Cilt 7, Sayı13 ve 14, Yıl2018, s. 103-156 ve 257-422. [5] HKK madde 4 bent a. [6] HKK madde 6/1 ile birlikte Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu. [7] HKK madde 14. [8] Her ne kadar 7332 sayılı Kanun ile TCK m. 151/2 ilga edilmiş olsa da tek başına bu değişikliğin uygulama özelinde veya hayvanların hukuki statüsü bakımından ne gibi bir fark yaratacağı meçhuldür. Krş. [9] Kanunun son değişikliklerden önceki haline ilişkin World Animal Protection örgütünün 2020 tarihli raporuna bkz. [10] Bunun yanında kabahat teşkil eden fiillere de yenilere eklenmiştir Ör. Ev hayvanını terk etmek. [11] Alman Hayvanların Korunması Kanunu madde 17. [12] Alman HKK m. 18 f. 1/3 ve f. 4 ile birlikte m. 3 f. 13. [13] Metin, 2021 Temmuz ayından önce şu şekildeydi “Pitbull Terrier, Japanese Tosa gibi tehlike arz eden hayvanları üretmek; sahiplendirilmesini, ülkemize girişini, satışını ve reklamını yapmak; takas etmek, sergilemek ve hediye etmek [yasaktır]”. [14] [15] 5199 sayılı HKK’ya, 7332 sayılı Kanunun 15. maddesiyle eklenen Geçici Madde 3. [16] [17] HKK m. 14/n ile birlikte m. 28/j. [18] HundVerbrEinfG m. 1. [19] [20] [21] [22] HKK m. 3/f’e göre sahipsiz hayvan “[b]arınacak yeri olmayan veya sahibinin ya da koruyucusunun ev ve arazisinin sınırları dışında bulunan ve herhangi bir sahip veya koruyucunun kontrolü ya da doğrudan denetimi altında bulunmayan evcil hayvan[dır]”. [23] Yönetmelik’in 21. maddesinin d bendindeki esasın “sahiplendirilmek” olduğuna, 10 gün içinde sahiplendirilemeyen hayvanların alındıkları ortama bırakılacaklarına ilişkin düzenleme kanundaki amir hükme aykırıdır. Baro ortak açıklamasında bu gerçek göz ardı edilmiştir. Bkz. [24] Her mevsiminin seveni olduğu kadar sevmeyeni de var. İster kışı, ister yazı sevin; hepimizin bildiği bir şey var Kış mevsimi, sokaklarda yaşamak zorunda olan küçük dostlarımız için çok kolay geçmiyor. Eğer siz de “Soğuk havalarda sokak hayvanlarına nasıl yardım edebiliriz?” diyenlerdenseniz doğru yerdesiniz! Kış Aylarında Sokak Hayvanlarına Yardım Etmek Neden Önemli?Soğuktan korunmak sadece insanlar için değil, tüm canlılar için önemli! Soğuk hava şartlarının etkisini azaltacak uygulamalar yapmanın yanı sıra kış aylarında yapmamız gerekenler ile sokak hayvanlarının hayatlarını kurtarabiliriz. Evet, durum bu kadar ciddi. Çünkü uzmanlara göre; kış aylarında kediler için 6 saat, köpekler için ise 17 saat ve daha fazla açlık hayati risk taşıyor. Oysa onlara yardım etmek sanılandan çok daha kolay! İşte, kış mevsiminde sokak hayvanları için yapılabileceklerBir Kap Yemek ve Bir Kap Su Hayat KurtarırKapınızın önüne bir kap yemek ve bir kap su koymak her mevsim önemli, ama kış şartlarında sokak hayvanlarının yemek bulma imkânı daha düşük olduğu için bu konu daha da önem kazanıyor. Yiyecek ihtiyaçlarını karşılayıp hayatlarını kurtarmak için onlara yemek ve su vermeyi ihmal etmemek gerekiyor. Bu noktada aklınızda “Sokak hayvanlarına ne verilir?” ya da “Kışın hayvanlara yemek verirken dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?” gibi soruların oluştuğunu biliyoruz. O halde size yardımcı olacak detayları sıralayalımEvde yaptığınız ve yemeyeceğiniz yemekleri çöpe atmak yerine plastik kaplara koyarak sokak hayvanlarına verebilirsiniz. Buradaki en önemli nokta ise yemek artıklarının bozulmamış olması. Ne de olsa hayvan dostlarımıza yardım etmeye çalışırken onlara zarar vermek suyu ya da tavuk suyunun içerisine bayat ekmek doğrayabilir ve sokak hayvanların doymalarını sağlayabilirsiniz. Dilerseniz sakatatları da tercih sosis gibi besinler özellikle kısırlaştırılmış hayvanlar için zararlı olabilir. Bunların yerine marketlerden kolaylıkla bulabileceğiniz kuru mamalara da unutmamak lazım! Yarısını kestiğiniz pet şişelerin içine buğday ya da ıslatılmış ekmek hava sıcaklıkları, kapının önüne koyduğunuz suyun donmasına neden olabilir. Bu nedenle belirli aralıklarla suyun donup donmadığını kontrol etmenizi öneririz. Donma süresini uzatmak için suyu oda sıcaklığından biraz daha sıcak bir şekilde kuru mama bulundurmanın mükemmel bir çözüm olduğunu not düşelim. Bu sayede yardıma ihtiyaç duyan daha fazla hayvanı hayvan barınaklarına da mama yardımı Küçük Evleri ile BuluşturunHavalar soğuk ve sığınacakları bir yere her zamankinden daha çok ihtiyaçları var! Peki, birçok noktadan alabileceğiniz küçük köpek ve kedi evleri ile onların hayatlarına sıcak bir dokunuş yapmaya ne dersiniz? Eğer dilerseniz kedi-köpek evlerini karton kutulardan da yapabilirsiniz. Şimdi, kısaca kendin yap kedi ve köpek evi nasıl yapılır Kutudan Sokak Hayvanlarına Ev Nasıl Yapılır?Bakkalınızdan ya da marketlerden ücretsiz alabileceğiniz karton kutunun alt ve üst kısmını koli bandı ile yapıştırın. Böylece kapalı bir kutu oluşturmuş kutunun ön kısmında, kedi ve köpeklerin girebilecekleri büyüklükte bir alan işaretleyin ve bu alanı maket bıçağıyla yalıtımı yapmak için kutunun üzerini strafor ile kapladıktan sonra büyük bir poşeti kutunun üzerinden geçirin ve yapıştırın. İşte, bu kadar!İmkânınız Varsa Onlara Dönemlik Barınak OlunElbette sokaklarda yaşayan hayvanları zorlu kış şartlarından korumanın en sağlıklı yolu, onların bu dönemde kapalı alanlarda yaşamalarını sağlamak. Eğer evinizi küçük dostlara açma gibi bir imkânınız varsa aşılarını yaptırdıktan sonra kısa bir dönem için onlarla evinizi paylaşabilirsiniz. Yani mümkünse onları misafir edin! Belki de birbirinize çok alışır ve evinizi dönemlik açtığınız dostu sahiplenirsiniz. Kim bilir!Aracınızı Çalıştırmadan Önce Kaputa Vurmayı UnutmayınKedilerin, ısınma ihtiyacını karşılamak için en sık tercih ettiği yerlerden biri arabaların kaputların altı. Motorun sıcaklığından yararlanmak için kaputun altına ya da tekerleklerin üstüne sığınan küçük dostların zarar görmesini engellemek için yapmanız gereken ise oldukça basit Aracınızı çalıştırmadan önce kaputa vurun! Kaputa vurduğunuzda küçük dostumuz uyarınızı anlayacak ve güvenliği için bulunduğu yeri terk Hayvanların Tedavisi İçin Belediye ile İletişime GeçinSoğuk havalar ve zorlu kış şartları, sokak hayvanlarının bağışıklık sistemlerinin güçsüz kalmasına ve daha çok hastalanmalarına neden olabilir. Can dostlarımızı korumak için ise onları veterinere götürüp tedavi ettirmek şart. Eğer böyle bir imkânınız yoksa ilçe belediyelerinin sokak hayvanları için oluşturdukları özel klinikleri ya da belediyelerinin oluşturdukları hayvan bakım merkezlerini arayıp yardım dostlarımıza yardım etmek ve onları korumak aslında çok kolay, değil mi? Her gün sokakta birbirinden sevimli kediler ve köpeklerle karşılaşıyoruz. Bazen besliyoruz, bazen de sadece başını okşamakla yetiniyoruz. Peki sizce bu kadarı onlar için yeterli mi? Kesinlikle değil. Aşağıda paylaştığımız yardımlarla onların hayata sımsıkı tutunmalarını sağlamanız Güzeli Hayvan Sahiplenmek! Çocukken sokakta gördüğü her kediyi eve getiren bizler değil miydik? Annelerimiz her defasında ’bir daha getirme’’ dese de biz yine de şansımızı denerdik. Yolda karşınıza çıkan o sevimli canlıyı, tıpkı küçük bir çocukken yaptığınız gibi kollarınıza alıp eve götürerek onun hayatını bir yöntem olarak, sosyal medyada arayışınızı sürdürebilirsiniz. Mesela Instagram’da hayvan sahiplenmek ile ilgili etiketleri takip edebilir veya arkadaşlarınızın Facebook profillerinde paylaştıkları, Twitter’da retweet ettikleri sevimli canlılardan birini ev arkadaşınız sevimli dostunuzun sağlık kontrollerini yaptırmayı Ziyaret Edin Hayvan Barınağı! Eğer sokak hayvanlarını sahiplenecek durumunuz yoksa en azından onları hayvan barınaklarında ziyaret edip onlarla vakit geçirebilir veya hayvan barınaklarına mama bağışında birçok hayvan barınağında ayda bir paket mama karşılığında bir hayvanın anne-babası olabileceğinizi biliyor muydunuz? Hamilik sistemi ile birlikte, evinde kedi-köpek besleme imkânı olmayan kişilerin, hayvan dostlara sahip olma duygusunu tatması ve aynı zamanda yuva bulma imkânı olmayan yaşlı, hasta, sakat, sevgiye ve ilgiye muhtaç hayvanların da şefkat ihtiyaçlarının karşılanması Hakları İçin Gönüllü Olun!Sevimli dostlarımız, sokakta birçok tehlikenin içinde tek başına mücadele veriyorken, gönüllü olarak çalışacağınız herhangi bir projede onların hayatlarının bir nebze de olsa korunması adına mücadele hayvanlarına yardım eden kuruluşların başında gelen hayvan barınaklarında da tam veya yarı zamanlı şekilde gönüllü çalışarak, hayvan dostlarımıza yardım Yaşayabilecekleri Hale Getirin Kartondan Ev YapımıSokak hayvanları yaz kış demeden sığınacak bir yer ararlar. Kimi zaman bir arabanın altı, kimi zaman da bir apartmanın merdiven boşluğu onlar için yuva anlamına gelir. Hayvanları korumak adına onlar için yuvaları olabilecek kartondan bir ev yapmaya ne dersiniz? Kartondan ev yapımı için atacağınız ilk adım; evinize aldığınız büyükçe bir eşyadan kalan veya marketlerden de kolayca bulabileceğiniz bir koli edinmek. Daha sonra eski bir minder veya içini süngerle dolduracağınız bir yastık işinizi görecektir. Koliyi yan yatırıp minderi içine yerleştirin, ardından eski bir tişörtünüzü yaka kısmı kolinin açık tarafında kalacak şekilde koliye giydirin. Tişörtün alt kısmını, kolinin alt tarafına getirerek zımba ile zımbalayın ve işte hazır! Yağmurlu havalar için üstüne poşet geçirebilir veya yapmış olduğunuz karton evi korunaklı bir yere haricinde düzenli olarak kapınızın önüne sokak hayvanları için mama veya bir kap su bırakarak, onların temel ihtiyaçlarını karşılamasına katkıda bulunabilirsiniz. ? ?ALO 153’ü Arayın!Tedaviye muhtaç ya da yaralı olduğunu gördüğünüz sokak hayvanları için İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ALO 153 Beyaz Masa hattını arayarak, hayvan ambulansının dakikalar içinde hayvan dostunuza ulaşmasını sağlayabilirsiniz. ALO 153 hattını, aynı zamanda mahallenizde bakıma muhtaç, aşısız, kısır olmayan kedi ve köpekler için de arayabilirsiniz. 1452 Boğaziçi Koruma ve Güzelleştirme Derneği, mahalle sınırları içerisindeki sokak hayvanlarının korunması, yazlıkçıların bırakıp gittikleri hayvanların bakımının yapılması adına örnek bir çalışmayı hayata geçirdi. Boğaziçi Koruma ve Güzelleştirme Derneği, mahalle sınırları içerisindeki sokak hayvanlarının korunması, yazlıkçıların bırakıp gittikleri hayvanların bakımının yapılması adına örnek bir çalışmayı hayata geçirdi. Milas'a bağlı Boğaziçi Mahallesi'nde gönüllülerin desteği ve birliği ile sokak hayvanları için örnek bir çalışmaya imza atıldı. Sokak hayvanlarının bakımı için mahalle ve site sakinleriyle yaptıkları görüşmelerle bir bütçe oluşturmayı başaran Boğaziçi Koruma ve Güzelleştirme Derneği, Milas Belediyesi Hayvan Barınağı'nın da desteğiyle mahalledeki yaklaşık 200 sokak hayvanını bakımı ve sağlıklarının kontrol altında tutulmasını bir kafede bir araya gelen dernek üyeleri ve gönüllüler, düzenledikleri basın toplantısıyla çalışmaları hakkında bilgi verdiler. Prof. Dr. Namık Açıkgöz, sitelerde yaşayan İngiliz vatandaşlarının da desteklediği çalışma hakkında bilgi veren Boğaziçi Koruma ve Güzelleştirme Derneği Başkanı Selçuk Yörük, sokak hayvanları yararına katkı sunan herkese teşekkür ederek, "Derneğimizin öncülüğünde ve mahalle ile site sakinlerimizin desteğiyle sokak hayvanlarının yararına yönelik kullanılmak üzere bir bütçe oluşturduk. Bu bütçeyi kullanarak mahallemizdeki hayvanların sağlığını ve bakımını yapacağız. Hayvanların sağlığı noktasında Milas Belediyesi Hayvan Barınağı yetkilileri de destek verecekler. Umarım bu çalışma sayesinde buralardaki sokak hayvanlarının yaşadıkları trajedinin bir nebze de olsa dindirilmesine katkı sunmuş olacağız. Belki de diğer turistik bölgelerde de benzer çalışmalara ilham oluruz." diye sevgisinin bir kültür olduğunu belirten Prof. Dr. Namık Açıkgöz, hayvanlara yardımcı olmanın büyük bir erdem olduğunu söyleyerek tüm katılımcılara teşekkür önce de pek çok dizide rol alan şimdi ise yeni yayına giren bir dizide elçi rolündeki oyuncu Şehriyar Açıkgöz, yaptığı görüşmeler neticesinde dizi oyuncuları ve tüm ekibi olarak da hayvanlar yararına olan çalışmalara destek vermek istediklerini belirterek, "Doğa bir zincir Bizler bu doğanın, ekosistemin nasıl bir parçasıysak en miniğinden en büyüğüne hayvanlar da öyle Hayvanlar insanların dostlarıdır. Bu nedenle maddi manevi hayvanlara her zaman destek olacağız." hayvanları yararına kısa sürede hayata geçirilecek olan çalışmanın, yönteminin değerlendirildiği toplantı, karşılıklı fikir alışverişinin ardından sona erdi. - MUĞLA Kaynak İHA Milas Belediyesi, Namık Açıkgöz, Politika, Güncel, Son Dakika Son Dakika › Güncel › Sokak Hayvanları Yararına Örnek Çalışma - Son Dakika Bu haber İhlas Haber Ajansı tarafından hazırlanmış olup habere tarafından hiçbir editöryal müdahalede bulunulmamıştır. İhlas Haber Ajansı tarafından hazırlanan bütün haberler sitemizde hazırlandığı şekliyle otomatik servis edilmektedir. Bu nedenle haberin hukuki muhatabı İhlas Haber Ajansı kurumudur. Son Dakika

sokak hayvanlarının korunması hakkında bir yazı kısa