🦬 Kardeş Kıskançlığı Ile Ilgili Drama

Derin doğduğunda hatta ona hamileyken bile çok endişeleniyordum kardeşi olduktan sonra Demir'in hayatının nasıl etkileneceğinden. Etrafımdaki herkes sürekli kardeş kıskançlığı ile ilgili hikayeler anlatıyor, sizi şunlar bekliyor, bunlar bekliyor diye sürekli uyarılarda bulunuyorlardı. İkinci çocuğunu dünyaya getiren annelerin kardeş kıskançlığı ile ilgili psikologlara sıkça danıştığını ifade eden Uzman Psikolog Damla Alkan Saygılı, “Kardeş kıskançlığı her çocukta gözlemlenebilen doğal bir tepkidir. Kardeşler arasındaki kıskanma derecesi ebeveynlerin tutumlarına göre değişiklik gösterir. Kardeşkıskançlığı, kendine acıma, üzüntü, küçük düşme korkusu, can sıkıntısı, öfke, nefret ve intikam alma düşüncelerinin yanı sıra sevgi, koruma ve yakınlık hissetme isteği gibi karışık duyguların bir bileşiminden oluşmaktadır. Bu duygulardan en etkili olanları öfke, kendine acıma ve üzüntü duygularıdır. Anneve babayı başkasıyla paylaşma endişsinden kaynaklanan can sıkıntısı, üzüntü duyma, öfke ve güvensiz hissetme gibi duyguların tümü kardeş kıskançlığı nedir sorusunun cevabı olarak değerlendirilebilir. Genellikle bu süreç annenin hamile kalmasıyla başlar. Bununla beraber bu kıskançlık durumunun ne kadar Kardeş Kıskançlığı. Kıskançlık; bir kimse üstünlük gösterdiğinde veya sevilen birisinin başkalarıyla ilgilendiği kanısına varıldığında takınılan olumsuz tutumdur.Kıskançlık bütün insanların yaşadığı evrensel ve çok doğal bir duygudur.Kardeş kıskançlığı da çok doğal bir duygudur fakat her çocuk 23:51 Blinken, Rusya-Ukrayna savaşının başından bu yana ilk kez Lavrov ile görüşecek kardeşkıskançlığı ile ilgili neler yaparım? arkadaslar bu yıl sınıfımda çok kardeş kıskançlığı yaşayan öğrencim var 10 kişi ve hepsi erkek sınıfda disiplin sağlayamıyorum ve velilerede bu kıskanlıkla ilgili bilgiler vermek istiyorum hem velilrim için hem bana yardımcı olurmusunuz neler yapmalıyım? 02.Ekim.2009 #2. 26ua. Enstitümüz yıllar içinde uzmanlarını çocuk psikodraması eğitimlerinden geçirmiş ve bugün birçok farklı merkezde uygulanmakta olan çocuk psikodramasi gruplarının öncülüğünü yapmıştır. Çocuk psikodraması her tür davranış sorunu olan, hiperaktif, içe kapanık, arkadaşları ve öğretmenleri ile uyumsuz, saldırgan, kardeş kıskançlığı yasayan, ders basarisi düşük, boşanmış ailelerden gelen, ebeveynlerini kaybeden, kabusları ve korkuları olan, tacize uğrayan ve daha birçok güçlüğü yasayan çocuğun katılabildiği ve 4-6 çocuğun birlikte çalışarak ürettiği yaratıcı bir tedavi ortamıdır. Bireysel görüşmenin ardından gruba alınan çocuklar bir terapist ve en az bir yardımcı terapist ile çalışmalarını sürdürürler. Grup çalışmasına katılan çocukların ebeveynleriyle ayda iki kez 1,5 saat süren grup çalışması yapılmaktadır. Bireysel görüşmelere göre son derece ekonomik olan bu gruplar çocukların yalnızca sorunlarını çözmelerine yardımcı olmak değil, ayni zamanda kişisel gelişimlerine katkıda bulunma amacını da güderler. Tüm grup çalışmaları Enstitü Başkanı ve Türkiye’de Çocuk Psikodramasinin kurucusu olan Deniz Altınay tarafından denetlenmekte ve süpervizyonu Esra Bilik tarafından yapılmaktadır. Hafta sonu gruplarinin yani sira hafta içi gruplarimiz da bulunmaktadir. Grupların süresi 1,5 saattir ve her grup haftada bir kez toplanır. Türkiye’deki en önemli psikodrama merkezlerinden birisi olan enstitümüz çalışanları sürekli olarak eğitim alarak kendilerini geliştirmekte ve dünyadaki yenilikleri takip etmektedirler. Psikodrama konusunda Deniz Altinay’in Sistem Yayıncılıktan çıkan kitaplarına başvurabilirsiniz. Enstitü Yayınları Bölümü’nde kitaplarımız tanıtılmıştır. ÇOCUK PSİKODRAMASI BİRİMİ ÇALIŞMALARI Çocuğunuzun çekingen, saldırgan ve aşırı hareketli olduğu, uyumsuzluk yaşadığı durumları fark ediyor olabilirsiniz. Bazen size anlamsız gelebilecek korkulara kapıldığını, göz kırpma, saçıyla oynama gibi tikler geliştirdiğini, bir oyuncağından, bir eşyasından ya da sizden ayrılmada zorlandığını ve tüm çabalarınıza rağmen bunların devam ettiğini görüyorsunuz. Ya da çocuğunuz yemek yeme konusunda problem yaşıyor, eşyalarını, çevresindeki bireyleri paylaşmak istemiyor olabilir. Aile içinde çatışma, boşanma ya da ölüm durumunda yaşanabilecek duygularla başetmede yetişkinlerin ne kadar zorlandığını düşünün. Onların çocuk yaşlarından dolayı anlamayacağını düşündüğümüz bir çok konuda çocuklar bizlerden çok daha hassas ve duyarlıdır. Onların yaşayacakları duygu ve sorunlarıyla başetmelerine yardımcı olmak istiyorsanız çocuklarınızı psikodrama ile tanıştırabilirsiniz. Çünkü psikodrama yoluyla çocuk, kendini ifade etme becerisi kazanır. Kendisine karşı güveni artar, kendisi ve çevresine karşı farkındalık geliştirir ve ilişkilerinde sağlıklı davranışlar benimser. Yaratıcılığını ve rol repertuarını zenginleştirir. Karşılaştığı güçlüklerle başetmeyi öğrenir ve sorun çözme becerisi kazanır. Korku ve kaygılarıyla başetmeyi öğrenir. Çevresinde olup bitenlere karşı duyarlı bir tutum geliştirir. Konsantrasyon gücü gelişir. Peki, bütün bunlar nasıl olur? Öncelikle çalışılacak konu ile ilgili olarak çocuklar hazırlanır. Terapist birtakım konuları gruba sunabilir veya çocuklar önerilerde bulunur. Daha sonra seçilen konu, rol alma, rol değiştirme, ayna, eşleme gibi bir çok psikodrama tekniğinden yararlanılarak çocuklarla birlikte çalışılır. Oturumun sonunda öğrenilen, kazanılan her şey gözden geçirilir. Bu aşamada da çocuklar son derece aktiftir. Tüm bu süreç çocukların korunaklı ve özgür hissedecekleri tedavi edici sahnede gerçekleştirilir. Böylece çocuklar duygu, düşünce ve zorluklarını farkedebilecekleri ve bunları sözel ve bedensel olarak rahatça ifade edebilecekleri bir ortam bulurlar. Böylece çocuk, öncelikle daha yaratıcı ve spontan olur, yeni ve sağlıklı davranış modelleri geliştirmeyi öğrenir. Grup oturumları 1 saat 15 dk sürmektedir. Haftada 1 kez toplanılır. Hafta içi ve hafta sonu grup çalışmaları düzenlenmektedir. Her grupta maximum 6 çocuk bulunur. Her grupta 1 terapist ve en az 1 yardımcı terapist çalışmayı yürütür. Tüm çocuklarla gruptan önce bireysel seans yapılır ve aile ile görüşülür. Ailelerle ayda iki kez 1,5 saat süren grup çalışmaları yapılmaktadır. Bu çalışmalar her yıl düzenlenmeyebilirler. Bu yılki terapistlerimiz Ecem Demirel, PembeGül İlter, Esra Seyitoğlu'dur. Psikodrama Grup Psikoterapisi ile Aile Dizimi sistemleri birbirinden çok farklı sistemlerdir. Gelen birçok soru için alttaki açıklamayı uygun bulduk. Bir çocuğun kardeşini kıskanması doğal bir duygu olarak tanımlanabilir. Her birey özel olmak, ilk olmak, öncelikli olmak , tercih edilmek, beğenilmek isteyebilir. Karşıdaki kardeş olsa bile bu duyguların kontrol edilmesi kişi için bazen güç olabilir. Bu duygunun bir problem olarak görülmesinden çok bu duygu ile çocuğun ya da kişinin nasıl baş edebilmesi gerektiğini öğretmek ve anne- baba olarak yapılması gereken davranış biçimlerini öğrenmektir. Bu kıskançlıkta kardeşe duyulan yoğun öfke duyguları belirgindir. Onun daha ön planda olduğu, daha çok sevildiği, her istediğinin yapıldığı, kendisinin ikinci plana atıldığı, kendisine karşı bir haksızlık yapıldığı ve artık sevişmediği düşüncesi ile yalnız kalma, içe kapanma, sürekli öfke duyma ve yoğun çatışmalar ile kendini gösterir. Çocukluk döneminde kardeşin gelmesi ile tahtının sarsıldığı ve artık her şeyin eskisi gibi olmayacağı endişesi hakimdir. Bu endişenin kontrol edilebilmesi için anne babanın ve diğer kişilerin aslında hiçbir şeyin değişmediğini , onun kendileri için hala özel ve önemli olduğunu ona davranış ve konuşmaları ile hissettirmesi gerekmektedir. Bunu hisseden çocuk rahatlayacak ve kardeşine karşı olan tüm düşmanlık duygularını kontrol edebilecektir. Doğum Öncesi Önlemler - Bebek dünyaya gelmeden önce anne ve babanın gün içerisinde ona özel zamanlar yaratabilmesi gerekmektedir. Annem beni seviyor, babam beni seviyor ve benimle ilgileniyor düşüncesini hissedebilmesi gerekiyor. - Bebek dünyaya gelmeden önce çocuğunuzu dünyanın merkezi haline getirmemek, ona bağımlı yaşamamak , her zaman varlığınıza alıştırmamaktır. Her istediğinin yapılmaması önemlidir. "Sen benim için önemlisin, ama bazen sana sınır koymalıyım, bunun sana olan sevgimle bir ilgisi yok" mesajını verecek davranışları kardeş dünyaya gelmeden önce öğretmelisiniz. 3 yaş öncesindeki bir çocuk için bu söylediklerim geçerli değildir. Çünkü bu yaş çocuğu bu bilgileri almak için yeterli zihinsel beceri ve davranışsal kontrolüne henüz sahip değildir. - 3 yaş sonrasında olan bir çocuk bebek dünyaya gelmeden önce anaokuluna gönderilebilir. yarım gün ya da tam gün - 3 yaş öncesi bir çocuk için yapılması gereken davranış onu çok sevdiğinizi davranışlarınızla hissettirmek , inatlaşmaları ile onunla çok fazla mücadeleye girmeden ona uyumlu davranmaktır. - Anne karnı belirginleştikten sonra bebeği sevme çalışmaları yapmak, bu çalışmaları yaparken onu fiziksel olarak yakınınızda tutmak ve ona dokunmaktır. Kardeşin ne demek olduğu ile ilgili bilgileri ona anlatmalı ve duygusal olarak aralarında bir bağın oluşmasını sağlamanız gerekmektedir. - Kardeşi doğmadan önce fazlası ile onun dikkatini çekebileceği düzeyde alışveriş yapmaya özen göstermeniz gerekmektedir. - Kardeşi doğmadan önce yatağını ve odasını çoktan ayırmış olmanız gerekmektedir. - Eşler arasında doğum sonrasında aileyi nelerin beklediği, herkesin görevinin neler olduğu, bu dönemde eşlerin birbirinden neler istediğinin paylaşılması gereklidir. Bu ileride doğacak sorunların şimdiden kontrol altına alınmasını sağlayacaktır. Doğum Sonrası Önlemler - Doğum zamanı yaklaştıkça annenin artan yorgunluğu ve endişesinin çocuğa hissettirilmemesi önemlidir. Tüm bunların gelecek olan kardeşten kaynaklan İnsanlık tarihindeki ilk cinayet, kardeş katlidir. Hatırlayalım, Habil ve Kabil’in hikâyesini. Kabil, Habil’i neden öldürdü? Kıskançlık. “Kardeş kardeşin ne olduğunu ister ne öldüğünü” der bir atasözü de. Kabil’in Habil’i öldürmesi üzerine ortada kalan ve ömrü boyunca Kabil’le olacak suçluluk, pişmanlık, acizlik duygularını ve bu ikilemi çok iyi ifade ediyor bu atasözü. Çocuğunuzun –ya da kendinizin- yaşadığı kardeş kıskançlığı’ durumuna bu atasözü ışığında bakmamız farklı bakış açıları geliştirmeye ışık açısından bakıldığında ise, “çocuklarında gözlemlediği kardeş kıskançlığı” meselesi aslında “bugünün” değil, çok daha eski bir hikâyenin sonucu, devamı ve belki de mirası. Meseleyi daha iyi anlamak ve içselleştirmek için bu tarafından bakmak da bizim için yol gösterici KİMİ, NEDEN VE NASIL KISKANIR?Genellikle yeni doğanı, büyük olan çocuğun kıskanma durumunu düşünürüz. Gerçekten öyle midir? Yeni gelen de, zaten baştan beri hep var olanı, büyük kardeşi kıskanamaz mı? Bal gibi de kıskanır. Neyini kıskansın ki diye düşünenler için hızlıca birkaç durum sayılabilir gücünü, konuşmasını, hareket özgürlüğünü, büyüklüğünü, ilk oluşunu ve daha birçok durumunu. Peki, her iki durumda da neden kıskanma duygusu ortaya çıkar ve aslında kıskanılan nedir? Kardeş ilişkisinden bahsediyorsak, yeni doğanın gelişiyle birlikte abi/abla için biriciklik ortadan kalkar. Anneyle genellikle kurulmuş “ikimize bir cennet” illüzyonu bozulmuştur. Abi/abla adeta o cennetten HİÇBİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK!Çocuk yeni geleni değil, kendisinin olanın ve artık kendisinin olamayan ilgiyi, sevgiyi ve kaynaklarını kıskanıyordur. Anneyle, babayla ve diğerlerinin onunla kurduğu “eşsiz” bağı, ilgiyi, sevgiyi kıskanıyordur. Tam da bu yönüyle kardeş kıskançlığını aslında bir kaynağa erişim ve kullanım sorunu olarak tarif edebiliriz. Nasıl tanımlarsak tanımlayalım eski olan için, yeni gelen ve onun getirdikleri –evdeki değişim, ilginin ona dönmesi, düzenin değişimi, tahtının sallanması belki tahtından edilmesi ile birlikte net olan bir şey vardır o da şudur artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak! Bunu yaşamak da kabul etmek de hiç kolay değildir. Bu yönüyle çocuk kıskanan çocuk; hem yaslı, hem hayal kırıklığına uğramış, hem saldırgan hem de HEM YASLI, HEM HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRAMIŞ, HEM SALDIRGAN HEM DE DEPRESİFTİRYaslıdır çünkü kayba uğramıştır, artık cennetten kovulmuştur. Hayal kırıklığı vardır çünkü sizden bunu beklemezdim’ diye hissediyordur başta anne babasına ve diğer herkese. Saldırgandır çünkü bünyesi ve kapasitesi bu durumla baş edecek kadar gelişmemiştir, kırmak, yıkmak ve dökmek ister. Ve depresiftir; çünkü gidenlerin yası tutulmalıdır ve yokluk, boşluk, kendine yetememekle birlikte yaşam artık daha çocuğun o dönem isyanına neşeli bir biçimde eşlik edecek olan “Böyle de nispet olmaz ki, Seni gidi zalim yar, E zorla da kısmet olmaz ki, Seni gidi hain yar, Bana ne bana ne beni al, onu alma…” diyen Sezen Aksu şarkısıdır. Esprili de ele alsak çocuk için yaşanan tam da nispet ve hainliktir. İstediğiyse tekrardan ikimize bir cennet’ KAYBOLMASI VE PABUCU DAMA ATILMAK!Yeni doğanın gelişiyle birlikte değişen en önemli şey biricikliğin kaybolmasıdır. Bir elmanın iki yarısı olma hali, ruh ikizi olma ve aşk dönemi bitmiştir. Artık her şeyin yeniden yazılması gerekecektir. Rekabet dönemi başlamıştır. Yeni doğan rekabet edilemeyecek kadar “özel” ve de “güzel”dir. Herkes onu merak eder, sorar, sevmek ister. Ona hediyeler alır, onun fotoğraflarını çeker, onu anar. İlk olan, abi/abla olan ise “abisi”, “ablası” olarak kodlanan olmuştur. Özel hissettiği neredeyse hiçbir şey sunulmuyordur ona artık. Evet, pabucu dama atılmıştır! O da pabucu dama atılan hepimizin hissedeceği gibi üzgün, kızgın, yalnız, öfkeli ve belki de saldırgan GELDİKTEN SONRA NE YAPABİLİRİZ?Kıskanmak; bebekliğe, anlayamadığımız anlatamadığımız bir döneme dil öncesi dönem geri dönüştür. Bu yönüyle de hem yaşanması hem de ifadesi zor bir alandır. Yalnızlıkla, çaresizliğimizle tanışmaktır. Çocuk içinse çok daha fazla zordur bu durumu ifade etmek, yaşamak. Bu nedenle davranışlarında gerilemeler, sorun davranışlar gözlemleyebiliriz abi/ablada. Bunlar çok doğal ve beklendik süreçlerdir. Önemli olan bu duyguların ortaya çıkabilmesi ve doğru yorumlanması, konuşulabilmesidir. Baskılandığında, yanlış yorumlandığında, suçlandığında ve etiketlendiğinde asıl sorunlar baş göstermektedir. Bebeksi davranışlara dönüş, gerilemeler, saldırganlıklar görülmesi iş gebelik başladıktan sonra çocuğu kardeş durumuna hazırlamak, konu hakkında konuşmaya başlamak olmalıdır. Evdeki ve hayatınızdaki değişiklikleri onunla paylaşmak, hazır olmasını sağlamaktır. Onun düzeninde ve özelinde olan hiçbir şeyi, eşyayı izni-fikri olmadan değişikliğe götürmemek ve kardeş geldikten sonra da aynı şekilde onun iznini alarak her şeyi gerçekleştirmeye ARTIK ABİ/ABLA OLDUN!Sen artık abi/abla oldun gibi söylemlerden mümkünse uzun bir süre uzak durun; çünkü, unutmayın ki o da hala çocuk. Ailenin bir üyesi, parçası olarak kardeşinin bakımıyla ilgili onun da sorumluluk almasına izin verin, onunla bu konuda konuşun, kendini ifade etmesine izin verin. Ona “kardeşinle ilgilen” mesajı vermek yerine becerilerini geliştireceği, kullanacağı, kendini iyi hissedeceği alanlarda sorumluluk almasına imkân tanıyın. “Çok şanslısın” gibi, onun duygularını ifade etmeyen, kapsamayan cümleleri kullanmak yerine kardeşinin olması ile ilgili onun neler hissettiğini ondan dinlemeye, duymaya çalışın. “Bebek uyusun” gibi, her şeyi yeni doğana göre ayarlamanız gerektiğini düşündürecek ifadelerden GELİŞİM VE KARAKTER ÖZELLİKLERİNİ GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURUNYaş, gelişim ve karakter özelliklerini göz önünde bulundurarak ihtiyaçlarını karşılamaya çalışın. Eşit değil, adil olmaya, ihtiyaçlarına göre davranmaya çalışın. Ek sorumluluk yüklemek yerine; yeni doğanın bakımına ortak etmek, sevgi konusunda kıyaslama yapmamayı tercih edin. Kıyaslama yapmaktan ve taraf tutmaktan kaçının. Sen büyüksün, abisin, ablasın yerine problemleri birlikte çözmelerine kendileri katkıda bulunun. Olumsuz duygu ve durumlar ortaya çıktığında eleştirmek, suçlamak yerine duygu ve düşüncelerini ifade etmesine alan açın. Tüm bu süreçlerde dinleyen, anlamaya çalışan, özenli, yanında olduğunuzu hissettiren ve ona yerinin doldurulmaz olduğunu hissettiren bir tavırda olun; gerisi bir şekilde gelecektir.

kardeş kıskançlığı ile ilgili drama